“Suriye
krizinden dolayı göçten doğrudan etkilenen ülkeler olan Türkiye, Lübnan, Irak
ve Ürdün’ün, sözkonusu konferensta geri dönüş için yapılması gerekenler,
dönüşte sağlanacak imkânlar, bu imkânların kim tarafından ve nasıl sağlanacağı
konularını kapsamlı bir şekilde ele alacağı ifade edildi.”
Mantıklı.
Becerebilirler
mi?
O kesin
değil.
+
Sayılar:
Country Recent: (2019) Hist: (2015-2018)
Turkey 3,614,108
(registered)
Lebanon
(Settled) 929.624 (registered) 2.2 million (estimated arrivals as of
December 2015)
Jordan (Settled) 662,010 (registered) 1,265,000 (census results as of November
2015)
Germany 770,000 (Dec 2018)
United
Arab Emirates (Settled) 100,000
(estimated foreign workers and overstays as of 2015)
Iraq
(incl. Iraqi Kurdistan) 252,983
(registered)
Egypt 131,433 (registered) 124,534 (UNHCR estimate as of September 2017) 500,000 (Egypt MFA
estimate as of September 2016)
Sweden 122,087
Sudan 100,000 (2016)
Yemen 100,000 (2015)
(Kaynak:
Wikipedia.)
+
Saptamalar:
AB Suriyeli
göçmen almamış.
Hep çevre
ülkeler göçmen almış.
Göç
sırasında ölenlerin kaydı yok. Suriye nüfusunun tam kaydı yok çünkü.
Bu kadar
insanın geriye dönmesi mümkün değil.
Bu kadar
insanın bulundukları ülkelerde kalması da mümkün değil.
İnanılmaz
bir göçmen-nüfus topolojisi yoğrulması
oluşmuş görünüyor. Küçük ülkeler için, % 20 yukarısı oranda göçmen sözkonusu. O
ülkenin denetiminin elden kaçması sözkonusu bu durumda. Yani, Türkiye’nin
yaşadığını daha sert olarak yaşayan ülkeler var. Örneğin Ürdün, bir de
Filistinliler’i aldığı için, kendi ülkesinde misafir konumunda artık herhalde.
Bu
göçmenler, savaştan daha büyük yıkıml getirdi, getiriyor, getirecek.
Tuhaf
olan şu:
Eğer
Esed, petrol kaynağını ele geçirirse, bu durumuyla Suriye, bir anda zengin ülke
olur. Ortalıkta muhalif de kalmamış olur. Küçük olsun, benim olsun, olur. Alan razı,
satan razı, olur.
Arap
Baharı da, ortaoyunu olmuş olur.
(5 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder