2019
momentiyle, Yıldızoğlu ve Uzgel, gerçeklere en yakın asimptot alan köşe
yazarlarından. Ancak ikisi de, konuyu ve yazıyı gelişitirince, gerçeği teğet
geçip ondan uzaklaşıyor.
+
İlginç
zamanlar, heyecanlı zamanlar olarak da çevrilir. Çince değil mi? Uydur uydur
söyle.
+
““Dilerim
ilginç zamanlarda yaşarsın”, ünlü bir Çin bedduasıdır. Kısa bir ufuk turunda
rastlayacağımız gariplikler, bu bedduanın gerçekleşmiş olduğunu gösteriyor.”
Peki, o
dönem ne zaman başladı?
Biz, 11
Eylül 2001’de başladığı kanısındayız. Yani, fenomenlere değil, onoslara
bakarız, baktık da. Olaylar, olduktan sonra değil, olmadan önce yorumlarsanız,
felaket önlenebilir olur. Şu anda felaket yaşanıyor, ancak ölü sayabiliriz
konumdayız.
+
““Bir
dönem bitti, yenisi başlayamıyor” saptaması bir “geçiş” değil “geçemeyişe”
işaret eder. “Bu geçemeyiş”, akla Hegel’in “kötü sonsuz” (“değişemeden kendini
tekrarlayarak büyümeye devam etme”) kavramını getiriyor. “Kötü sonsuz” içinde,
şeyler giderek canavarlaşırlar.”
Başı iyi
başlıyor, devamı berbat.
Tarihte,
A döneminden B dönemine öyl şakkadanak hiç geçilmedi. Yani, bu kaos dönemleri
çok kez yaşandı. Şu anda tarihin 14. çöküş dönemindeyiz örneğin. Üstelik, Dünya
Sistemici’ler bunu gerçekleşmeden öngördüler ama bu çıkarımsal-bilgi’yi inkar
ettiler.
Ama
bunun kötü olması ne demek ki?
Az
sayıda, güçlü, ezici devlet mi daha kötü; çok sayıda, güçsüz, yönetemeyen
devlet mi?
İkisinin
de kötü yanı çok.
Devletin
kötü yanı, iyi yanından daha çok zaten. En azından bireyler için. Sürü için
değil ama.
Demek
ki, A dönemi var, B dönemi var, aradaki geçiş dönemi var. Maksimum sikluslar
400 yıllık. Dönem başına 133 yıl düşer. Bunun 19 yılı geçti. 2200’den önce de,
dengeli bir global moment umulmuyor gelecekbilim hesaplarına göre.
Yıldızoğlu,
bunu ıskalamış.
+
Devamında
ikinci parça:
“Bugünkü
kapitalizmin kurucuları, İngiltere’ye, ABD’ye bakınca, “ilginç” saçmalıklara
rastlıyoruz.
Bu
saçmalıkların başında, seçkinler piramidinin zirvesindeki kimi seçkinlerin,
“seçkinlere karşı savaş açma iddiası” geliyor.”
Neden
saçmalık olsun?
Kitle
içinde olsun, iktidar seçkinleri içinde olsun, iç savaş olması, görülmüş
durumlardan.
Örneğin
ABD-Trump için, ülkeci kapitalistlerle uluslararası kapitalistler kaqıştı,
şimdilik ülkeselciler önde.
Ayrıca,
it iti ısırmaz, falan değil.
AB
tarihinde, kralların % 25’i kardeş kavgasında kellesini yitirmiş.
Şimdilerde
de ÇÜŞ’ler, çevrecileri mafyaya öldürttürüyor. Paranın, dini imanı yoktur,
katli vardır.
+
Köşe
yazarının metninde başka parça yok.
Oysa
yaşamda ve tarihte; 7 global makro-makro kriz var.
Hegemonların
kendilerini yok edişleri var.
Aydınlanma’nın
kendini imhası ve tasfiyesi var.
+
Yani,
Yıldızoğlu duymuş bir laf, ilginç bulmuş, üzerine karalamış bir şeyler.
+
Çıkış
yolu:
“Sağ ve
merkez partileri iflas etti. Irkçı / dinci faşist canavarlar, böylece açılan
boşluğa doluşuyorlar. Sol kendini toparlamadıkça, halk demagogların peşinden
gitmekten, faşist canavarları beslemekten vazgeçerek bir özneye dönüşmedikçe,
kötü sonsuzun ilginç zamanlarında yaşamaya devam edeceğiz.”
Abimiz,
1990 sürecini yok sayıyor.
AB’de
sol partilerin oy kaybını yok sayıyor.
Uç sağ
yükselirken, uç solun da yükseldiğini, halk isyanlarınn geldiğini yok sayıyor.
Hem
bilmiyor, hem bilinçsiz.
Klasik
klişeyi sallıyor yalnızca.
+
Bilgi
Çağı’nı, 2. Sanayileşme’yi, Homo Posterus’u, gelecekbilimi hesaba katmayan bir
politika bilimi artık geçersiz.
Küçük ve
orta burjuvalar, yeni paradigmalarla pazarlık yapıyor.
Büyük
burjuvalar ise, herkesi ve herşeyi yok etmeye çabalıyor.
Kitle,
bildiğiniz kitle, bildiğiniz sürü.
Sürpriz yapması
çok çok nadir.
Hasan
Sabbah ve Spartacus gibi liderler, daha da nadir.
Dolayısıyla
yaşanan, külütrel fermentasyon ve ozmosis.
Yeni
Kavimler Göçü.
114
yılımız daha var. Geçeriz bir şeylere.
(13 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder