Cumartesi, Kasım 02, 2019

Günce: Kış ve Yaşlılık


01.11.19, 16:00.
Kış ve Yaşlılık
Kış geldi. Gidecekmiş ve pastırma yazı gelecekmiş ama şu an kış.
Bir düşünce berraklığı içindeyim.
Kış beni yorar, yoruyor da.
İçedönük kılar, içedönüğüm de.
Ama açıkseçiğim.
Taa 50, belki 45 yaşımdan beridir girdiğim erken yaşlılığın belki on beşinci yılında, kendi yaşlılığımın ne olduğunu kavramaya başladım.
8.600 gün, 8.500 güne indi.
Yalnızlığın yeni ve farklı hallerindeyim.
Çünkü gereğinden ve yeterinden çok insan içindeyim ve sosyalim. Beni yorsa da, duruma uyum sağlıyorum.
Ekim ayında 5 gün bilgisayarım bozulunca, sonarki 10 küsur gün üstüste her gün yazdım.
Suriye Savaşı kitabı, 1 kitabı bile geçti.
Son zamanlarda yazdığım yeni tek kitap belki o.
Muhakka yayınlamak isteyeceğim 10 kitabın içeriğine girecek metinleri ise çok nadir yazabiliyorum. Çapraz medya konusunu artık hiç yazmıyorum örneğin. Örnek yok artık çünkü.
Dünya tarihi epeyi duraladı.
Bana da soluk alma ve fıkradaki gibi kafamı çevirme olanağı doğdu.
2013’ten beridir sürekli bir travma içindeydim. Son 6 ayda ise bir oto-rehabilitasyon yaşadım.
Kriz sürüyor, işler berbat.
Yaz ortasında 2 gün felç / yatalak olacak denli, hala sağlık sorunlarım var.
Yine de sağlığım, eskisine göre daha az yıpratıcı gibi.
Moralim düzeldi denebilir belki.
Üzerime konulan baskılar azaldı denebilir belki.
Geleceğe yönelik hiçbir planım yok.
Beklentim de yok.
Günü gününe yaşamak bana yetiyor da artıyor bile.
Felaket beklentisi takınağım eridi denebilir.
Kardeşimin ve babamın kaybını hala zihnimde kullanmıyorum. Korkutuyor ve kaçıyorum.
Bu kadar kötü olmayabilirdi ama sağ da kalamayabilirdim. Benim gibi müptezellerden biri, % 70 yandı. Benim de başıma felaket geliyor ama atlatılamıyacak gibi değil.
6 ay kış var. Güneş yok.
Yaşlılık da böyle bir şey.
Yarın; loş, acılı, yalnız, şu bu geçecek ama buna katlanabiliyorsun.

Hiç yorum yok: