“Dünya
Bankası Türkiye ekonomisinin bu yıl ,geçen yıla kıyasla değişiklik
kaydetmeyerek, sıfır büyüyeceği, 2020’de ise, % 3 büyüme sağlayacağı tahmininde
bulundu.
…
2021
yılında ise, % 4 olması bekleniyor.”
Ne kadar
gerçekçi.
Orta karar,
diyelim.
Öncelikle
küçülmenin nasıl terkedileceği sorununun yanıtı verilmeli.
Üretim
de azalıyor, tüketim de azalıyor, yatırım da sıfır gibi. Bir tek devlet
harcamaları artıyor. Devlet, tek başına o kadar büyüme yaratır mı?, o belli
değil.
Ancak,
Dünya Bankası’nın tahmini doğrudan şu anlama geliyor:
Erdoğan,
en az 2 yıl daha dayanabilir.
Bu da,
Batı’nın neden arayış içinde olmadığını açıklar.
Nasıl
olsa gitmeyecek birini itelemek, onu daha da güçlendirebilir çünkü.
Eh, parti-içi
2 muhalif, 1 yılda 2 parti kuramadığına göre, işlerin yavaş gitmesi olağan.
Savaş
bir yere varmadığına göre, işlerin yavaş gitmesi olağan.
Muhalefet,
kazandıktan sonra bile, muhalefet
yapamıyorsa, işlerin yavaş gitmesi olağan.
Teorik
olarak, işlerin kilitlenmesi gerekirdi. Hükümetin örtülü olarak, batmamayı zorlayıcı manipülasyon araçlarını
(saklı döiz işlemleri gibi) kullandığı önesürülüyor. Hesapça, para ve güven
böyle geliyormuş.
Çıkış:
Basit:
1980-2010
arasında klasik ekonomik kurallar
hegemonlar tarafından aşırı zorlandı. Son 10 yıldır geriye dönmeye çabalıyorlar
ama dönemiyorlar.
Türkiye’de
ise, parlamenter sisteme ve klasik ekonomiye geri dönüş işi, muhalefete
yıkılmış gibi. Fatura da öyle.
Yani,
AKP gidip, CHP geldiğinde, CHP içecek su bile bulamayacak gibi.
(5 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder