Bu, bir
saptama.
İçeriden
değil, dışarıdan bir saptama.
+
Sorular
şunlar:
Türkiye,
2018’de de aşağı yukarı aynı durumdayken, borçlarını nasıl ödedi?
Türkiye,
geçmişteki benzeri durumlarda, borçlarını nasıl ödedi?
+
“Analizde
Türkiye'nin döviz rezervlerinin gelecek yıl yapılacak dış borç ödemelerinin
ancak yarısını karşılayabilecek düzeyde olduğu öne sürüldü.”
Sayılar
nerede?
“Son
açıklanan rakamlara göre, MB döviz rezervi eylülde bir önceki aya göre yüzde
0.4 azalarak 101.1 milyar dolar oldu. MB Başkanı Murat Uysal, 9 Ekim'de yaptığı
sunumda uluslararası rezervlerin kısa vadeli dış borç ödemelerini karşılayacak
düzeyde olduğunu söylemişti.”
Kısa
derken, 1 ay mı, 12 ay mı?
O 100
milyar dolarlık rezerv gerçek mi, kağıt üzerinde mi?
Hiçbiri
belli değil.
+
Belli
olan şu.
Nakit
sıkıntısı olursa, Türkiye 2 yol izliyor:
Bir:
Adı
sıcak para olan, beyaz veya kara kara-para buluyor.
İki:
Yüksek faizsel
yüzdelerle borç alıyor.
Burada
sorun şu:
Eskiden borç
oranı GSYH’nin % 100’ü idi. Gelişmiş ülkeler için bile bunu % 200 yaptılar.
Oysa,
ekonominin bazı temel parametreleriyle oynanmaz. Oynanırsa, oyun zıvanadan çıkar.
Sorun,
global neo-liberalizm oyununun da zıvanadan çıkmış olması.
“Örneğin,
Lübnan'ın gelecek yıl GSMH'sinin yüzde 170'i oranında dış kaynak ihtiyacı
olacak.”
Bu,
ödenebilir bir borç değil ama hala Lübnan’ı iflas etmiş saymıyorlar. İnekten hala
süt ve et çıkar diye umuyorlar.
Not:
Lübnan, G-20’ye dahil değil. Yani, bu duruma neo-liberalizm üzerinden gelmedi,
savaş üzerinden geldi. Artı o savaş, Arap Baharı türü, 2010 sonrasıki krizler
nedeniyle değil, çok daha önceden gelen bir mirasla, 1975-1990 arasında
yaşandı.
+
Madem ki
büyükler oyunun kuralına uymuyor, o zaman Türkiye, yine hafiften oyun alanının
dışına çıkar ve yine para bulur.
Sonra, AKP
gider, CHP gelir, bir bakar borç, 1 değil, 2 trilyon dolar.
(29 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder