Türkiye’deki
edebiyat tarihi geleneği, epeyi diğer şey gibi tuhaf.
Tuhaf
bir doğululuk sözkonusu.
Gerçeklerin
yok edilmesi eğilimi sözkonusu.
Nazım
putları kırarken, onun putluğu kırıldığında, infial çıkarıyor hempalar ve
paryalar, durumu sözkonusu.
Sevgi
Soysal, kızlık soyadı dahil 4 soyadıyla, 3 evliliğiyle, 42 yıldır tımarhanede
yaşayan oğluyla, annesiz büyüyen 2 kızıyla bir hikaye.
Bu
hikaye yok sayılmaya çabalanıyor.
İlk
kocası Özdemir Nutku yeni vefat etti. O da oğlunu yok sayan biri. Çünkü, 30-35
yıl boyunca oğlu Manisa’da, kendi İzmir’de idi.
Tuhaf
olan şeyler, ilk 2 kocasının tiyatrocu olması, çocuğa en iyi bakanın ikinci
koca, Başar Sabuncu olması, ilk 2 ilişkinin de şu ya bu biçimde, aldatma ile
bitmesi, sonunda da Sevgi’nin koca alemde bula bula Mümtaz Hoca’yı bulması.
İkisi
gerçekten 5 benzemezler.
+
“Babam,
başlı başına bir roman. Hiç durmuyor. Akşam buraya gelir gelmez, ülkesini!
teftiş ediyor. Sanırsın, Mümtaz kampına geri dönmüş. Akıl almaz bir dikkatle,
herkesin hatalarını, yanlışını gözlüyor ve yorulmadan düzeltiyor. “Kızım bak
benim tertibim böyle”; lamba buraya asılacak, peynir buzdolabının şurasına
konacak, vb. Büyük, küçük bütün eşyalarına tutkun ve bu küçük eve durmadan yeni
eşyalar taşıyor; yeni gâz lambaları, ocaklar, mutfak rendeleri. Her yeni
eşyacığı, onu mutlaka ve mutlaka bütün “Anayasayı ihlâl” davalarından daha çok
ilgilendiriyor. Muammer Hoca’nın içerde olması konusunu beş dakkadan fazla
konuşmaz ama yeni aldığı gaz lambasının nasıl da kullanışlı ve dahiyane! olduğu
konusunda yarım saat ayrıntılı bilgi verebilir.”
Tam
Fassbinder planı.
Yıl
1971.
Darbe,
işkence, hapis.
Baba,
nelerle meşgul?
İşte
bunlar ıskalanmış Türkiye’de.
Bunlar
film yapılmamış.
Oysa bu
alıntı, bildiğimiz bir kısa film sinopsisi.
+
“Seni
görmemle, bir haftalık özlemin yüküyle yanına oturmamla “görüş”ün bitimi bir
oluyor. Oysa, nice şeyler söylemek istiyorum sana; anlatmak, anlatmak; sormak
ve sormak istiyorum. Cümlelerini dinlerken, bakışlarındaki bütün değişmeleri,
yüzünün inceldikçe çoğalabilen ayrıntılarını izlemek istiyorum. Ama, karşı
karşıya gelip, nasıl anlamsız bir ayrılığa katlandığımızın şaşkınlığını bile
geçiştiremeden ayrılmamız bir oluyor.”
Oto-dezenformasyon.
Daha o
zaman Sevgi’ye birileri, başının derde gireceğini, çevresindeki solcu gençlerin
onu kullandığını, açıkça belirtilmiş.
Kurunun
yanında yaş yanmış yani.
Ama yaş
da feci kaşınmış yani.
+
“Dün
gece, sayımdan önceydi galiba, bir ara koğuşta ışıklar söndü, başımı kaldırıp
baktım yukarıya - parmaklıklı pencerenin oraya, uzakta da olsa aydınlık, umut
verici bir şeylerin mutlaka var olduğu inancıyla.”
Önce
koca içeride karı dışarıda, sonra karı içeride koca dışarıda.
Trajikomik
bir oyun.
O
trajikomik oyun, 2 kız çocukla, annesiz büyüyen 2 kız çocukla tamamlandı.
Sevgi
rolünü çook abarttı yani.
+
Doğrudur.
İkinci
Cumhuriyet kuşağı da kifayetsiz idi.
Çünkü
çalışan kadın kuşağı için yarım porsiyon bile olamadı o kuşak. Üniversite
mezunu kadınlar için ise hiç olamadı.
Yine de,
hep ayın şeyi yazdık:
Tamam,
açmaz çok.
Ama Lili
Marlene veya Maria Braun gibi de, rolünü abartmayacaksın.
Sevgi
Soysal gibi de.
Çocuk(lar)
yapma.
Çekil
kenara yaz.
Adalet
Ağaoğlu öyle yaptı, Nezihe Meriç öyle yaptı. Rol modeli de var yani.
(11 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder