Salı, Kasım 12, 2019

Ölümünün 40. yıl dönümünde Sevgi Soysal'dan Mümtaz Soysal’a mektuplar yayınlanırken


Türkiye’deki edebiyat tarihi geleneği, epeyi diğer şey gibi tuhaf.
Tuhaf bir doğululuk sözkonusu.
Gerçeklerin yok edilmesi eğilimi sözkonusu.
Nazım putları kırarken, onun putluğu kırıldığında, infial çıkarıyor hempalar ve paryalar, durumu sözkonusu.
Sevgi Soysal, kızlık soyadı dahil 4 soyadıyla, 3 evliliğiyle, 42 yıldır tımarhanede yaşayan oğluyla, annesiz büyüyen 2 kızıyla bir hikaye.
Bu hikaye yok sayılmaya çabalanıyor.
İlk kocası Özdemir Nutku yeni vefat etti. O da oğlunu yok sayan biri. Çünkü, 30-35 yıl boyunca oğlu Manisa’da, kendi İzmir’de idi.
Tuhaf olan şeyler, ilk 2 kocasının tiyatrocu olması, çocuğa en iyi bakanın ikinci koca, Başar Sabuncu olması, ilk 2 ilişkinin de şu ya bu biçimde, aldatma ile bitmesi, sonunda da Sevgi’nin koca alemde bula bula Mümtaz Hoca’yı bulması.
İkisi gerçekten 5 benzemezler.
+
“Babam, başlı başına bir roman. Hiç durmuyor. Akşam buraya gelir gelmez, ülkesini! teftiş ediyor. Sanırsın, Mümtaz kampına geri dönmüş. Akıl almaz bir dikkatle, herkesin hatalarını, yanlışını gözlüyor ve yorulmadan düzeltiyor. “Kızım bak benim tertibim böyle”; lamba buraya asılacak, peynir buzdolabının şurasına konacak, vb. Büyük, küçük bütün eşyalarına tutkun ve bu küçük eve durmadan yeni eşyalar taşıyor; yeni gâz lambaları, ocaklar, mutfak rendeleri. Her yeni eşyacığı, onu mutlaka ve mutlaka bütün “Anayasayı ihlâl” davalarından daha çok ilgilendiriyor. Muammer Hoca’nın içerde olması konusunu beş dakkadan fazla konuşmaz ama yeni aldığı gaz lambasının nasıl da kullanışlı ve dahiyane! olduğu konusunda yarım saat ayrıntılı bilgi verebilir.”
Tam Fassbinder planı.
Yıl 1971.
Darbe, işkence, hapis.
Baba, nelerle meşgul?
İşte bunlar ıskalanmış Türkiye’de.
Bunlar film yapılmamış.
Oysa bu alıntı, bildiğimiz bir kısa film sinopsisi.
+
“Seni görmemle, bir haftalık özlemin yüküyle yanına oturmamla “görüş”ün bitimi bir oluyor. Oysa, nice şeyler söylemek istiyorum sana; anlatmak, anlatmak; sormak ve sormak istiyorum. Cümlelerini dinlerken, bakışlarındaki bütün değişmeleri, yüzünün inceldikçe çoğalabilen ayrıntılarını izlemek istiyorum. Ama, karşı karşıya gelip, nasıl anlamsız bir ayrılığa katlandığımızın şaşkınlığını bile geçiştiremeden ayrılmamız bir oluyor.”
Oto-dezenformasyon.
Daha o zaman Sevgi’ye birileri, başının derde gireceğini, çevresindeki solcu gençlerin onu kullandığını, açıkça belirtilmiş.
Kurunun yanında yaş yanmış yani.
Ama yaş da feci kaşınmış yani.
+
“Dün gece, sayımdan önceydi galiba, bir ara koğuşta ışıklar söndü, başımı kaldırıp baktım yukarıya - parmaklıklı pencerenin oraya, uzakta da olsa aydınlık, umut verici bir şeylerin mutlaka var olduğu inancıyla.”
Önce koca içeride karı dışarıda, sonra karı içeride koca dışarıda.
Trajikomik bir oyun.
O trajikomik oyun, 2 kız çocukla, annesiz büyüyen 2 kız çocukla tamamlandı.
Sevgi rolünü çook abarttı yani.
+
Doğrudur.
İkinci Cumhuriyet kuşağı da kifayetsiz idi.
Çünkü çalışan kadın kuşağı için yarım porsiyon bile olamadı o kuşak. Üniversite mezunu kadınlar için ise hiç olamadı.
Yine de, hep ayın şeyi yazdık:
Tamam, açmaz çok.
Ama Lili Marlene veya Maria Braun gibi de, rolünü abartmayacaksın.
Sevgi Soysal gibi de.
Çocuk(lar) yapma.
Çekil kenara yaz.
Adalet Ağaoğlu öyle yaptı, Nezihe Meriç öyle yaptı. Rol modeli de var yani.
(11 Kasım 2019)

Hiç yorum yok: