Acaba?
Durum
daha çok, liberalizmin otuz dokuzuncu
yılında 39 Harami fıkrası gibi oldu.
Bilmem
kaç yıl sınıf atlayacağız diye inandılar, ancak 40 yılda sınıf
atlayamayacaklarına aydılar, şimdi de isyan ediyorlar: Bu ne perhiz, bu ne
lahana turşusu?
Artı,
sağ da olsa, sol da olsa, politika dalgadır, modadır, viraldir.
+
“İnsanların
şimdiye kadar buna tahammül edebilmeleri garipsenmeli, küresel-kitlesel
isyanlarda şaşılacak, sürprizli taraf arayacaksak.”
Aynen
öyle.
Gecikmenin
nedeni de hayaldi.
Şerh 1:
Birileri gerçekten sınıf atladı ama % 1-5 oranda. Geriye kalan % 95-99 ise, açmazdaki
duruma çok uzun sürede ayabildi.
Şerh 2:
Birileri asgari ücretin yarısına geçinebiliyor bu ülkede ki çalışıyorlar. Oysa sosyal
molozların günlük harçlıkları, o göçmen işçilerin yevmiyelerinin birkaç katı.
İsyan edenler sosyal molozlar, göçmen işçiler değil yani, en azıdna Türkiye’de
ama Fransa’da öyle değil. İsyana hakları var mı?, tartışılması gereken bir
bkonu.
+
“Aynı
anda dünyanın birçok ülkesinde insanların sokağa dökülmesine, şüphesiz tesadüf
gözüyle bakamayız.”
İsyandaki
ülkelerin hepsinin 4. Dünya olmasına da tesadüf gözüyle bakamayız. O 4.
Dünya’nın 1980’de 3. Dünya olmasına da tesadüf gözüyle bakamayız.
1848,
1871; 1917, 1949.
100 yıl
ve 4 dalga.
1980
geldi. 1990’dan beridir WTO isyanları dalga dalga sürüyor zaten. ‘Occupy Wall
Street’ ve ‘We are 99%’ dalgaları da var.
Yani,
bir gelenek var ve sürdürülüyor.
1980-2080
için bakarsak, bu dalgalar süercek ama araya isyansal bel kırıcı makro-makro krizler girecek: Su, gıda, enerji, iklim,
nüfus, ekonomi.
Gidişin
nereye olduğunu da, ‘Do not Resist’ belgeseli açıkça imliyor.
+
“Yolsuzluk
da, dallı budaklı bir başka tema. Yolsuzluk artık, söylenir söylenmez
çağrıştırdığı “yoldan çıkma” bağlamından kopmuş, müesseseleşmiş, başlıbaşına
yönetme biçimi haline gelmiş bir olgu.”
Ve artı
rüşvet.
Beyaz-kara
paranın kaynağı, 1. Dünya ülkeleri için de öyle. Bu beyaz-kara para, kara-kara para kadar büyük üstelik.
Sorun,
bugün 4. Dünya’da yolsuzluk yapanların neredeyse tamamının, bir zamanlar
özgürlük savaşçısı veya Arap Baharı kurtarıcısı olmasında.
Eh,
1975’te de Arafat-FKÖ de ABD’ye saldırmamak için 150 milyon dolar rüşvet
almıştı. FKÖ-Filistin, bugün nerelerde görüyoruz.
+
“Ekolojik
kriz, toplumsal kriz, demokrasi krizi. Ve şöyle diyor: “Üçü de, ekonomik
düzenin değişmesini gerektiriyor.”
Hiç mi
hiç ilgisi yok.
1920-1930
arasında düzen değişti mi?
Hayır.
2020-2030
arasında düzen değişecek mi?
Çok zor.
Bu
asiler, bu hegemonları deviremez, daha önce de deviremedi çünkü.
+
“Bir
kere daha ne yapmalı’yı soracak ve cevabı birlikte bulacağız,” diyor. “Geçen
sefer tam olmamıştı, bu sefer olacak!”
Yürü be
Cartagena, kim tutar seni?
Budalalığın,
ahmaklığın bu kadarına pes.
Geçen
seferkiler sizden daha nitelikliydi öncelikle. Sizin gibiler, paspas bile
silemiyordu o zamanlar.
Sonralıkla
da, devrimi size yedirmezler, çünkü işin içinde şiddet var ve evkadını böcekten
korkar gibi şiddetten korkarsınız siz ve sizin gibiler.
+
“KRİZ
ULUSLARARASI, ÇÖZÜM DE ÖYLE OLACAK”
Ne
ilgisi varsa?
Savaş
dışında uluslararası çözüm var mı tarihte?
Ki zaten
savaşçıkların göbeğine girdik
çoktan.
Uluslararası sendika örgütleri tarihte ne yapmış ki?
3. Dünya
ülkelerinin uluslararası örgütleri ne yapmış ki?
Ülke-içi göçmen x yerli işçi
savaşımı varken,
uluslararası sınıf hayali, bu yerde
ve bu zamanda neyin nesi oluyor ki?
Bu kadar
cehalet, bu kadar eksi zekalılık…
+
Çıkış:
Yani,
sorun şurada:
Kıvanç
gibilerin başta övdükleri kişileri, ülkeleri, sistemleri, şimdi yermeleri,
liberal demokratların içeri atılması öyküsüne benzedi biraz.
Eski
geçersizleşmiş çözümleri sakız gibi önümüze sürmeleri ayrı dert.
Sayı
bilmemeleri ayrı dert, sopa yemişlikleri ayrı dert.
Ancak
doğru:
Bir
şeyler geliyor.
Ne
olduğu ise, henüz belli değil.
Olup
bittikten sonra da, tarih istatistiğine uymuş olacaklar o kesin.
(5 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder