2 başlık
vardı: Bir: Atatürk veya göçmen söylemi slaktivizmdir ve olumsuzlanmıştır. İki:
Zenginler, kapitalizmden, burjuvaziden, aristokrasiden, hatta devletten ve
paradan önce de vardı, mülk de öyle. Zenginleri zenginler de negasyonladı. Emek
sözcüğünü ilk bir papaz kullandı. Sait Faik: Sömürüden söz etmek için solcu
olmak gerekmez. Solcu değilim. Zenginleri durdurmanın tek yolu evsahiplerini
doğramak, o da her zaman işe yaramıyor. Latife Tekin'in, fakirliğimi korumaya
çabalıyorum, sözü beni ikna etmedi. Fakir doğdum, fakir ölüyorum, fiili bir
durum, bakış açımı belirliyor, yaşadığım bu. Küskün değilim, hala neden sağ
kaldığımı, yazarak anlamdırmaya çabalıyorum.
+
Slaktivizmin
yeni sadakacılığı için, terfüman
olmak gibi, 2 dilden bileşik / paçal bir sözcük icat edilmiş.
Burada
tartışma fay hattı, 1990-2020 arasında beyaz-türk’leşenlerle bunu yapmayanlar
arasındaki çelişkide yatıyor.
Beyaz-türk’leşenler,
durumlarını verifikasyona ve jastifikasyona girmişler. Bunun yeni öğrendim.
Zengin
olsaydım, yine bunun hatalı olduğunu bilirdim ve söylerdim. Rantiyeliğe karşı
değilim ki bababam 40 bin cumhuriyet altını mirası yok etmiş. O olsaydı,
rantiye olacaktım ve hiç rahatsız olmayacaktım. Ama yine de bunun sömürü
olduğunu bilecektim.
Yalana
hiç gerek yok yani.
Kendine takıyye’ye de.
Buna neo-müslüman’laşmak, diyorum ben. AKP
tipi yani. Son 17 yıl yani.
Beyaz-türk’leşenler
de, CHP’liler de, akp’lileşti yani ki bunun için ayrı bir metnim mevcut.
(10 + 12 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder