1789
ertesinde, burjuvazi ve proleterya sınıfları kalmış varsayıldı.
Oysa,
sınıf tanımlamalarından nicelik ve nitelik olarak boşluklar var.
Bu sınıf
atlama ve düşme öykülerinin ekonomi tarihinde bol olduğunu, Braudel ‘Maddi
Uygarlık’ üçlemesinde açımlar. Onda, sınıf atlayıp düşenler, küçük esnaf veya
zanaatkarın proleterleşmesidir.
Sonrasında,
3 temel ve 3’er altsınıftan 9 altsınıf tanımlandı.
En son
da bu, % 1 ve % 5 tanımı geldi.
Oysa,
daha kesin bakmak gerekli. 2018 Türkiye’sinde, kişi başına aylık harcama 2 bin
lira ve bu aynı zamanda asgari net ücret. Çalışan 1 kişinin kaç kişiye bakma
hakkı olduğu da tanımsız.
Dolayısıyla
bu sınıflama tanımlarının bir kez daha gözden geçirilmesi gereği ortaya
çıkıyor.
+
Türkye’yi
20 dilimlik gelir gruplarına bölersek, en üst dilimin toplam gelirden aldığı
pay artarken, 17.-19. Dilimlerinki azalmış. Biz, bunun 15.-16. Dilimleri de,
yani nüfusun yaklaşık çeyreğini kapsadığı kanısındayız.
Peki,
insanların geliri nasıl artar?
Şans,
şike veya beceri ile.
Türkiye’de
1983-2019 arasındaki 3 liberalizm dalgasında, özellikle dolar milyarderlerinde
devlet katkısıyla milyarder olan çok oldu. O iktidar gidince de, iflas eden /
ettirilen çok oldu.
AKP’in
17 yıllık döneminde neredeyse 20 milyon kişi sosyal merkate ile yaşatıldı.
15.-19.
dilimler bunların ikisi de, yani en alt ve en üst değil. Bunlar, ihale,
kadrolaşma, şu bu ile para kazananlar.
Peki,
insanların geliri nasıl azalır?
Değirmenin
suyu bitince.
Asıl
önemlisi, geliri ne olursa olsun, gideri artınca, borçlanır. Türkiye’de
milyonlarca kişi de borçlu zaten.
O zaman
da gelsin, sınıf atlayacağım derken, sınıf düşmece.
20
milyon kişilik çakma orta sınıftan söz ediyoruz.
+
Gelelim
işin kuramına:
“İtalyan
edebiyat kuramcısı Franco Moretti, orta sınıfa, burjuvazinin ‘takma ismi’ der.”
Bizce,
geçersiz bir tanım.
Asıl tanım,
lümpen burjuvazi. Yani, montaj
sanayisi, ithal zengini, smürge valisi kılıklı, şu bu.
Aslı
sorun; üst, orta, alt burjuvazi gelir tanımının yapılmamasında.
Üst
burjuvazi göreli kolay, % 1-5.
Ya
gerisi?
Karı-koca
çocuksuz öğretmenin evine ayda 10 bin lira gelir girebilir ki bu ortadan üste
giden bir gelir grubu demek olur. Ama onlar 3 çocuk yaarsa, alt burjuva olmayı
bile yitirebilirler, hele hele borçlanmışlarsa.
Çünkü,
bugünkü piyasaya göre, aynı malı 1 ila 3 birim fiyata alabilirsiniz. 3 fiyatlı
olan markalıdır yalnızca. 1 birim iyatlıyı da aynı şirket üretir ama
markasızdır.
+
Gelelim
Türkiye dinamiklerine:
36
yıllık liberalizmde Türkiye’de bazı kişiler, gerçekten kalıcı olarak sınıf
atladı. Ama çok azı bunu namusuyla yaptı.
Bunun kriteri
evsahibi olmak. Türkiye’de evsahibi başına 3 ev falan düşüyor. Bunların çok
azı, 36 yıl önce de aynı konumdaydı.
Yani,
sınıf atlama ve düşme liberalizmin oyunu.
+
Tarihe
bakalım.
İspanyol
gümüşü veya koloniyalizm İngiltere’si gibi yerlerde ve zamanlarda, ekonomi
dıştan aktarılan kaynaklarla aşırı ve reel şişebilir ama onun da gümüş enflasyonu gibi sonu olmuş mutlaka.
Liberalizme
de bu türden ekonomik bir oyundu. Ve işin en başında, 1980’de bu oyunun böyle
biteceği belliydi.
1980
oyununu devreye sokulmasının nedeni, 1970 gibi, G-7 büyümesinin istop
etmesiydi.
Artı:
ABD’nin
içe kapanırken, Latin Amerika’yı, Afrika’yı ve Hindistan’ı kendine saklayarak,
onları yeni G-20 yapması olasılığı var. Yani, 1980-2020 oyununun, 2020-2060
versiyonu da olabilir.
Türkiye
için bir süreliğine iflas zamanı ama.
(21 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder