Tuhaf
tarihsel gelişmeler:
1945’te
Soğuk Savaş vardı, reel sosyalizm vardı, 1930 tasfiyeleri biliniyordu.
Ana yine
de:
1960’ta
reel sosyalizm yeğlendi, (o ya da bu) anarşizm değil.
1968
hippileri anarşist sayılır üstelik.
Konu
şöyle gelişti bizce:
Sosyalistlerin
kendiliğinden ateist sayılması gibi, özgürlükçü de (dolayısıyla anarşizme
hoşgörülü veya açık) sayıldığı bir ortam oluştu ve bu, tümüyle bir yanılsatma
ve yanlış anlamaydı.
Hiç
kimse, ‘Sanat ve Devrim’deki durumunun, 1960’lar SSCB’si için geçerli olduğunu
düşünmedi. 1956 Macaristan ve 1968 Çekoslovakya’ya karşın.
1986,
Glasnost, Çernobil ve Challenger olduğunu da kimse görmedi.Yani, hem ABD’nin,
hem de SSCB eşzamanlı yanıldığının, hem de makro yanıldığının.
Yani,
hem 1945-1980, hem de 1980-2010 için, anarşizm güme gitti. Hem güme götürüldü,
hem de kendini güme götürdü.
Sonra
tuhaf gelişmelerle (kabaca 2010 ekonomik krizi ertesinde tüketim duralayınca),
tuhaf bir yol açıldı:
Hem 4.
Dünya, hem de 1. Dünya ülkelerinde oluşan % 40’lık sosyal moloz genç kesim,
kendini kendiliğinden anarşist veya nihilist sayar oldu.
Ama
tüketim takıntısından vazgeçmeden, yani anabalarını tüketim takıntısı yüzünden mahkum
ederken (onlara inat aptallaşıp cahilleşirken), anababa parasıyla anarşist oldular. E tabii, Marx var, Proudhon
var, Bakunin var tarihte.
2010-2020
arasında devletlerin / ülkelerin üçte ikisinin yanılmış devlet olduğunu
biliyoruz.
Ancak
tersinden bakarsak:
1960
ertesiki dekoloniyalizasyon
döneminde kurulan eski sömürge yei devletlerin hiçbiri yanılmamış devlet
olamadı ki. Latin Amerika ve Afrika ülkeleri, onlarca askeri darbe yaşadı, artı
bir sürü dış ve iç savaş.
Buna
karşın, devletçi reel sosyalizmin devlet yönü hiç sorgulanmadı.
Sonra,
kapitalistler neo-globalist neo-liberalizm yoluyla, devleti ve hegemonlar
kendilerini de (yani iktidar seçkinleri iktidar seçkinlerini ve büyük devletler
kendilerini) tasfiye etti. Hop bir baktık, herkes anarşist kesildi başımıza.
Devletin
zaten olmadığı bir yerde, devlet karşıtı olmanın anlamı ne ki?
+
Artı:
Devamında
bakıyoruz ki kuramcı da çıkmamış.
Almanya’da
Luxemburg, Riefenstahl, Arendt, Meinhof geleneği var. Ama Goldmann ABD’li.
Alman
4’ü anarşizm hakkında ne yazabilirdi?
ABD’li
Goldmann Almanyalı olsaydı, 1945-1980 arasında, ne yazardı?
Düşünce
deneyi yapabiliyoruz yalnızca.
+
Aranot:
Komünler
çıkmış ama.
Her
çeşit komün.
Komünler
de tümüyle bireysel kararlarla uygulanabilir.
+
Bu
durumda, 2020 çakma anarşist / nihilist bolluğuna karşın, 2020-2025 arasında,
gerçek / reel bireyci anarşistler çıkacağına ve kuramsal metinler
üreteceklerine kani oluyoruz.
Bu, 1845
ve 1880 anarşizm (önce kuram, sonra edim) ana dalgaları gibi, 2025 ana dalga
yeniliği olacak, ona da kaniyiz.
Praksis
oluşturulabileceğine şimdiden kani değiliz. Not düşülmüş olsun.
Çünkü,
bireyci bir anarşist olarak, anarşistlerin tarihten, özellikle toplumcu
anarşizminkinden ders almadığını görüyoruz:
Ukrayna
1920’yi Troçki bitirdi, sonra onu da bitirdiler.
Arada,
İtalyan anarko-sendikalisti, 1920-Makhno’ya anarşizmi öğretmeye kalktı. Dünya
anarşistler birliğine karşı çıktı. İktidarperverlik yaptı.
1935’te
İspanya’daki anarşistleri Stalinistler götürdü.
Dolayısıyla
bireyci anarşistler, kendilerini anarko-komünistlerden ve
anarko-sendikalistlerden uzak tutmayı öğrenmeliler.
Bir
kenara çekilip yazmalılar kısacası…
+
Çıkış:
Anarşist enternasyonal, bilmem kaç komünist
enternasyonelden sonra, hala var olmak istemeli mi?
Artı:
Bireyci
anarşist enternasyoneli var olabilir mi?
Edilebilir
mi?
(13 Aralık 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder