Pazartesi, Aralık 09, 2019

Netflix vs Hollywood ve hatta Yeşilçam


Scorcese, ‘Irishman’i kastederek, demiş ki:
“Lütfen, filmlerimi telefondan izlemeyin, lütfen.”
Muhtemelen apartma bir Twitter esprili yanıtı gelmiş ki muazzam:
“Onu Netflix’e satmadan önce düşünecektik aslanım. Düşey yöne kilitleme açık izleyeceğim, hem de küçücük.”
Demek ki Hollywood mensupları da, bizim Yeşilçam mensupları kadar acaip olabiliyorlar,
Beni en çok güldüren konu şu:
Son 20 yıldır Dünya sineması ile ilgili olarak yaptığım tüm tahminler tuttu. En son tutansa, şu Ahmet Kaya filmleri konusu ki ayrıca yazdığım bir konu. Hem gülerek, hem ağlayarak izliyorum son Yeşilçam momentlerini.
Ancak, Netflix için de şu saptamam vardı:
Başlamadan zirveyi inen kurum.
Hiçbir Netflix dizisi, hiçbir HBO dizisi olamadı çünkü.
Artı; animeler, Hong Kong sineması, Kore sineması, bilgisayar oyunu sinematik fragmanları, çapraz medya konularına koyduğum, en uzun çıkış 10 yıl sürer, tezi de doğrulanmış durumda.
Bu internet televizyonu konusu da, en az 5 yılı geride kalmış olarak, 10 yıllık bir vadeye sahip sonuçta.
Çünkü internet televizyonu yeni hiçbirşey getirmedi.
Ancak yine bir saptama:
VR’ler araya girerek kendilerini ezdirdiler ve pazara erken giren ürün durumuna soktular kendilerini.
Sinema; 1928 sessiz, 1948 renksiz, 1950-1970 yazlık / sinemaskop tipi, 1970-1990 televizyon çöküşü, 1985-1995 video çıkışı, 1995 yüzüncü yıl metamorfozu olarak bir dizi dönem yaşadı.
Son 25 yıldır sinemanın bahçesinin yolları sürekli çatallanıyor. Yani, sinemada artık küçük oluşumlar, çok sayıda ama kaplamları ve kapsamları sınırlı-sonlu.
Demonun, reklamın, klibin, jeneriğin, ara jeneriğin, trüğün, bağımsız iç planların / episodların kısa-film’leşmesi süreci, tam da bunun kanıtı.
Şerh: Trük sineması, CGI ile istenilen çıkışı yaratamadı. Anti-Machinima biçimde Death Stranding, bunu belki sağlayacak.
Dolayısıyla, bu son 25 yıllık panoramada, Netflix’in yeri yok. Novumu yok çünkü. Bilindikleri yeniden paketledi yalnızca.
HBO simgesi üzerinden, 2005-2015 arasında dizilerin meta-sinema’laşması süreci yaşandı ama o da tüketildi, tükendi değil, tüketildi.
Tüm bu süreçler içinde, Yeşilçam’ın 70 yıllık melokomik çizgiden uzaklaşamaması, epeyi ilginç bir Dünya sineması tarihçesi örneği oldu.
Hollywood’un da dönüp dolaşıp aynı yere çakılması, 1. Dünya’nın kültürelce 3. Dünya’laşması tezimizi kanıtlıyor bizce.
Böylelikle, Scroces de, Netflix de, Yeşilçam da, kendim ettim, kendim buldum, arabeskini söyle durumda dlou.
(9 Aralık 2019)

Hiç yorum yok: