Pazar, Aralık 22, 2019

Teoloji, Felsefe, Sadık Usta


“Bazılarının sandığı gibi felsefe ateist değildir.”
Felsefe ateist olmaz, felsefeci ateist olur.
+
“”… geçenlerde İslami çevrelerden bir aydınımız, televizyonda yaptıkları bir felsefe programının, dindar izleyiciler tarafından anlaşılamadığını söyledi. Bu da aslında dindarların kapalı devre bir dil ve üsluba sahip olduklarını göstermektedir.”
Dindar kesimler hiçbirşeyden anlamaz, felsefeden hiç anlamaz.
Çünkü, belirtildiği gibi kapalı bir dile, yaşama biçimine ve beyne sahiptirler.
Buradan bağlarsak, o nedenle günümüz felsefecisi, felsefe yapabilmek için, şu ya da bu biçimde dinden uzak durmak, ateizme yaklaşmak durumunda.
Gerçek ateist olmak zordur, hatta imkansızdır. O nedenle felsefeciler; ateist değil, deist, panteist, şu bu olurlar.
Diğer bir deyişle, diğer olağan insanların sahip oldukları düşünce takıntılarına ve saplantılarına, felsefeciler de sahiptir. Bu takıntılar ve saplantılar, özgür düşünceyi engeller, keser.
+
“İlahiyat başka, felsefe başka şeydir. Bunların kesişen alanları vardır fakat bunlar ayrı alanlardır. Felsefe, ilahiyatın sorunlarını ele alır, fakat kendini ilahiyatın sorunlarıyla sınırlamaz. Felsefenin ufku geniştir. İnsanlığın, yaşamın, doğanın, bilimin, sanatın, kültürün, evrenin bütün sorunları felsefenin de sorunlarıdır. Evren, madde, hareket, bilginin kaynağı, vb sorunlar, felsefenin destursuz sorunlarıdır.”
En zor konu bu.
İlahiyat için felsefe, ilahiyatın altalanı; felsefe için ilahiyat, felsefenin altalanı olmakta. Yani ikisi de, düşünce alanının tümelliğini sahiplenmekte.
Bugün için, Hristiyanlık’ta hermenötik, İslam’da kelam, bildiğimiz Aristo Mantığı’nı tümden sahiplenir. Bunun nedeni, Hristiyanlık için Aquinolu Thomas, İslam için İbn-i Sina ve Gazzali’dir. Bu da belli ‘ambiguity’ler (olumsuz eşanlamlılıklar) yaratır.
Mantığı matematiğin de sahiplendiği düşünülürse, en önemli alanın mantık olduğu düşünülebilir.
Ondan ötesinde, felsefe en azından artık, tüm sorunlarla ilgilenmez durumdadır. Çünkü felsefe, saf düşünceyi bilime kaptırmıştır.
Bütün sorun metafiziğin ontoloji, ontolojinin de bilim kılınamamasında yatıyor.
Metafizik, fiziğin-ötesi demektir. Bu tanım, 19. Yüzyıl idealizmi nedeniyle, platonizm üzerinden dinselliğe bağlanır. Oysa tanım gereği, henüz tanımsız olan varlık da, sözü edildiği anda metafiktir (ki Aristo’da tam da öyledir), diyelim takiyonlar şimdilik öyledir.
Yani problematik, felsefenin halihazırda açıkseçik düşünememesi ve açıkseçik ifadesizliğidir.
Usta’nın felsefe-ilahiyat alıntısı da bu muğlaklıkta.
+
““İnanma” insanın varlık koşullarından biridir, bir değerdir ve yok edilemez.”
Bunu söyleşiyi yapan söylemiş ve çuvallamış.
Ölümlüğe karşı, ruhun ölümsüzlüğü bir inançtır ama 50 bin yıllıktır. Son 50 bin yıl içinde, buna karşı birçok önerme / tez sistemitaki geliştirildi.
Bugünün koşullarında ‘ruh ölümsüzdür’ dersen, felsefeci olarak çuvallarsın. Çünkü bilgiler öyle olmadığını kanıtlıyor.
Bunun bilim, sanat ve felsefe bilgi alanından gelmesinin önemi yok.
Felsefeci, adı üzerinde, bilgi insanıdır. Var olan bilgiyi inkar etmez.
Söyleşiyi yapan ve Usta, bilgi insanı değilmiş bunu gördük.
+
“Tarihte büyük düşünürler, toplumsal koşullar onların ortaya çıkmasını zorunlu kıldıkları için vardır.”
De get oradan.
Adamın kafasına kurşun sıkarsan, nasıl çıkacak?
Ayrıca Brahe, yakıldığı için, büyük düşünür de olmuyor.
Ancak, Galile’nin ‘Dünya dönüyor dostlar, ben dönmüşüm çok mu?’ u-dönüşü önemlidir.
Yani, buradan ‘düşünce öldürür’e geliyoruz.
Düşünmek veya düşünmemek, var olmak veya olmamak, yaşamak veya öl(dürül)mek.
Felsefenin ana sorunu budur işte.
Felsefenin tarihini yaza yaza bitiremediler hala.
Yeni kitap gelse, ne olacak?
+
Dipnot:
Kedi, kütüphane, felsefeci fotoğrafları aşırı banal omuş.
(22 Aralık 2019)

Hiç yorum yok: