Çarşamba, Aralık 25, 2019

Popüler Kültürde ve Sanatta Yeni Türleşmeler: Görsel Roman, Hipertekst Roman, Sibertekst Roman


“Roman, Çizgiroman, Fotoroman, Grafik Roman, Visüel / Görsel Roman-Oyun” metnimizde, birden çok yeni türden söz ettik.
2 tane daha ekleyeceğiz.
Hipertekst roman ve sibertekst roman.
Bunlar, birbirleri yerine kullanılabiliyormuş.
Genelde, internet üzerinden birden çok kullanıcının, birden çok başlı, ortalı, sonlu öykülü metinler yazmalarının sonucu için kullanılıyorlar.
Bu, epeyi uzun süreli geçmişi olan bir alan.
Bizi burada ilgilendiren konu, oyunda giderek öykü öne çıkarken, bu ikisinde öykünün giderek arkaya gitmesi.
İkisinin ortak yönü, tanımlarının zorlanması ve tanım alanlarının dışına kayılması.
Ki yeni türleşmeler de böylelikle oluşuyor.
Burada birincil konu, bütün-parça ilintisi.
Hem visüel romanda, hem hipertekst romada, hem sibertekst romanda.
Genel anlamıyla, bütünün değişik parçalara bölünmesi ve aynı parçalardan değişik bütünler kurgulanması durumu var.
Ve burada sonuç ürün değil, süreç öne çıkıyor.
Ve bu da, oyuncuların kişiliğinin oyunların oynanmasını etkilemesi gibi, kalabalık yazar grubunun kişiliklerinin de sonul ürünü belirlemesi sözkonusu.
Yazma sürece tümevarımsal ilerliyor.
Tek kişilik roman yazarının elindeki roman taslağına göre sayfa yazması yok ortada.
Burada önemli olan, araç değil, amaç.
Bu türden yeni türleşmeler ile ne yapmak istiyoruz?
İşlerse bunun tersine yürüyor.
Birilerinin aklına bu türden farklı şeyler geliyor, onu ortaya sürüyor, insanlar viral olarak konuya dalıyor.
Konunun kuramı ise sonradan oluşuyor, oluşabilirse tabii.
Bizim bu metni yazmaktaki amacımız ve arayışımız, bu yeni tür metinlere kavramsal çerçeve getirilip getirilemeyeceği.
Bu konuda yeni anlatı becerileri yaratan en önemli örnek, grafik roman idi.
Çizgiromanın 20. Yüzyıl boyuncaki arayışları, grafik romanı, bilimkurgu ve fantastik gibi bağımsız bir ve hatta birden çok alttür kıldı.
Görsel, hipertekst ve sibertekst roman için, henüz böyle olamadı. 10 yılda böyle olamadı.
Oysa hipertekst, kurmaca-dışı alanda, yepyeni ve fapfarklı anlatı yolları açtı.
Sabit bir hipertekst, eğer sağlam kurgulanmışsa, yeni bir ekleme yapılmaksızın, her okunuşunda farklı bir metin olur.
Çünkü, hiperteksti okumadan önceki, faz binişik besleme ışını metinler, onu okumamızda bizi etkiler. Uzun yerine kısa söylersek, okuduklarımız ve yaşadıklarımız, bir sonraki okuduğumuzun nasıl okunacağını belirler ve etkiler.
Burada diğer önemli bir konu, görsel romanın Japonya gibi sınırlı bir alan için üretilmiş olması. Yani o tür, onların kültürüne uymuş. O nedenle, Catherine / Katherine’i bir Türk ve bir Japon farklı algılıyor olsa gerek, diyoruz.
Konunun etkileşimlilik bölümüne gelirsek, bunu pek bir işe yaramadığı ortaya çıktı, diyebiliriz. Nasıl ki bloglar, yeni ve yoktan yazar yaratamadıysa; etkileşimli her tür ürün de, yeni ve yok-tan yaratıcı-lık yaratamadı.
Ki zaten yaratıcılığın ve hayal gücnüün dibe vurduğu zamanlarda yaşıyoruz. İnternete ve sosyal medyaya karşın böyle.
Dolayısıyla bu yeni ürünlerin geçici ve ara pozisyonda kalıyor olduklarını söyleyebiliriz.
(25 Aralık 2019)

Hiç yorum yok: