“Türkiye’de
bugüne kadarki tüm merkezi hükümetlerin toplum aleyhine aldıkları lokal ve
ulusal düzeydeki kararlar karşısında, eleştirel bir pozisyon sergilemiş ciddi
bir aydın duruşundan bahsedilebilir mi mesela? Özellikle de Kürt meselesi ve
insan hakları konusunda devletin halen de sürdürdüğü inkârcı ve ihlalci tavrı
karşısında, topyekûn mücadeleci bir tutum sergilenmiş midir?”
Aydın bu
mudur?
Topyekun
mücadeleci.
Onu sürü
yapar, kitle yapar, birey yapmaz.
Aydın,
sürü değildir, bireydir.
Aydın
doğruyu söyler. Doğru, iktidar seçkinlerinin ve kitlenin hatasını ortaya koysa
da, onlardan tepki ve ceza gelse de, bundan vazgeçmez. Yani, aydının sınıfsal
konumu yoktur. Çünkü sınıfsallık, yalan söylem ve dezenformasyon demektir. Bu,
Marx’ın getirdiği bir ilke.
Açıklayalım:
Gazete
Duvar, Artı Gerçek, T24, Evrensel, Birgün var, Kürtçü ve muhalefet.
1
doğruyu söylüyorlarsa, 9 geçersiz bilgi söylüyorlar muhalefet ve direniş adına.
Bu,
topyekun mücadele olacaksa, olmasın.
+
“A.
Camus; “Biz başkalarının yardımımıza daha fazla gelebilmeleri için fedakârlık
yaparız.”
Ne demek
bu?
Gelgel
çekeriz mi?
Ağlak
yaparız mı?
+
“Omuzlarını
toplumun sıkıntılarının yükü altına koyan aydın insanın ideolojik, politik,
sınıfsal taassuplarından arınmış, bağını koparmış olması, her şeyden önce
gelir.”
E,
Kürtçülük tassubu ne?
Kürtler’in
ağlağı ne?
Kürtler’in
Türk aydınının kendileri için fedakarlık yapmasını istemeleri ne?
1971’den
beridir Türk soluna verdikleri zarar ne?
Özgürlük,
ya vardır, ya yoktur. Azıcık hamile olunmaz.
+
“Suç ve
Ceza’sında Dostoyevski şöyle der: “Suç karşısında kimler sorumludur? Mazluma
yardıma kalkmayan bütün eller bu suça bulaşmıştır; sadece cinayeti işleyen
suçlu değil, ek olarak suç karşısında susan herkes suça bulaşmıştır.””
Dinime
küfreden Müslüman olsa.
Yaşamının
son demlerinde Hristiyan söylemine girmiş birini referans göstermek, kendi
savlarını savunmak için pek uygun değil.
10
milyonluk Rusya var, 80 milyonluk Türkiye var.
1, 10,
100, 1.000, 10.000 aydın, tüm ezilenlerin hepsi için bir şey yapabilir mi?
Yoksa bunu
savunmak, yalnızca slaktivizm mi olur?
Kürt
Müslüman, ateist Türk işçinin sorunuyla ilgilenmiyorsa, tersi neden zorunluca gerekli
ola ki?
+
“KÜRT
MESELESİ AŞİL TOPUĞUDUR”
Tabii ki
değildir.
Kürtler
1984’ten beridir ayrı bir ülke istiyorlar. Türkiye ise, yalnızca çevresindeki
ülkeler parcçalandığı için, hala parçalanmadan kalmış durumda. Yani, Kürtler
bir zalim-sorundur, mazlum falan değil.
+
Kürtler’in
Musa Anter’i ve (eski / genç) Kemal Burkay’ı vardı.
Ne oldu?
Anter
öldürüldü, Burkay hakkında ölüm emri olduğu için sürgüne gitti.
Kürtler
kendi aydınlarını böyle mi koruyor?
+
Bu
Kürtperver yazarlar, Kürtler’in 35 yıllık mücadele ertesinde bir Kürt Kışı’na
girdiğini ve bunda sorumluluğun tümüyle kendilerine ait olduğunu anlamıyorlar,
dinlemiyorlar.
O da;
kendini tehcire, mübadeleye, seyfoya sürüklemek demektir.
Dost,
acı söyler.
Aydın
doğruyu ve acıyı söyler.
(11 Aralık 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder