Olur mu
olur.
+
“Kanal
İstanbul ile Çanakkale ve İstanbul boğazlarını ABD gemilerine sınırlandıran ve
Karadeniz’de 21 günden fazla kalmalarını engelleyen Montrö Sözleşmesi devre
dışı bırakılacaktır; hem de Türk hükümeti eliyle!”
Da, ABD
gemileri Karadeniz’e nasıl gelecek?
Ya da,
Çanakkale için sözleşme sabitken, Marmara’ya nasıl gelecek?
Ya da,
Karadeniz’e kıyı olan ülkelerin bir bölümü NATO üyesi iken, bunu şimdiye dek
neden denemedi?
+
“Montrö
Sözleşmesi normalde 20 yıllıktı ve 1956’da sona erecekti. Ancak bunun için
taraf devletlerden birinin sözleşmeyi sona erdirme isteği bildiriminde
bulunması gerekiyordu. Karadeniz’i bölge denizi yaparak, bölge dışı devletlere
kapatan özelliği ve yararı nedeniyle bugüne kadar hiçbir taraf devlet
sözleşmeyi sona erdirmek için girişimde bulunmamıştı.
ABD bu
nedenle, bir de Karadeniz’in “uluslararası su” olduğunu iddia ederek bu denize
girmeye çalıştı. Ancak Türkiye bu teze de direndi ve örneğin dönemin
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ şöyle diyerek konuyu kapattı: “Karadeniz,
Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere ait bir konudur.””
Peki, bu
çizgide olan ve şu an Rusya ile gayet halvet durumda olan Türkiye, bunu neden
yapsın / yapacak?
+
“Erdoğan’ın
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e 2016’da yaptığı şu çağrı olmuştur:
“Karadeniz’de görünmüyorsunuz. Karadeniz’de görünmeyişiniz, Karadeniz’i adeta
Rusya’nın bir gölü haline dönüştürüyor. Karadeniz’i tekrar istikrar havzası
kılmalıyız””
Klasik
Erdoğan davranışı.
+
“Doğu
Akdeniz’de Türkiye’nin karşısında cephe kuran ve güneyde Türkiye’ye karşı
“terör koridoru” inşa eden ABD’yi, AKP hükümeti eliyle bu kez kuzeye,
Karadeniz’e yerleştirmek, ancak ve ancak bir “devlet intiharı” olur!”
Öyle
değil tabii ki.
Avrasyacılık’ı
bu kadar bayrak yapan bir metne gerek yok.
+
Güzel.
Hiç
olmazsa gazeteler, artık bir şeyler yazar oldu.
Global konjonkttür
momenti belli:
Değişim
rüzgarları.
Ve
biliyoruz ki:
Değişim
rüzgarları zamanları yıkıcı zamanlardır.
Çevresindeki
10-15 ülkenin parçalanması ile parçalanmayan ülke Türkiye, risk alıyor demek
tir.
Ki o
riski 5 ülkeye doğru askeri açılım yaparak çoktan aldı.
Libya
için BM’ye gitti, daha ne yapsın?
Atatürk’ün
‘yurtta barış, Dünya’da barış’ ilkesi güme götürüldü.
Bakalım
savaşmayı becerebilecek miyiz?
Şerh: 35
yıllık iç savaşta, ancak 30 yılda savaşmayı öğrenebildik. Bunu unutmamak
gerekli.
(16 Aralık 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder