Pazartesi, Ocak 25, 2016

1 Soru ve 1 Yanıt

“Teknoloji insanı doğa ile bir olmaktan alıkoyuyor. Dijital teknoloji
Dünyasında, bu daha başlangıç sayılıyor. Siz bu 'yarılmayı' nasıl
yorumluyorsunuz?”
Baştan koyut:
İnsanın doğadan kopuşuna karşı değilim. Açılımı arkadan gelecek.
İnsanın doğadan kopuşu, insandan önce başladı. Epeyi primat, alet kullanan hayvan durumunda. Bu da, zihin evrimiyle ilintili. Aynada kendini tanıyan, yani var olduğunu bilen başka primatlar da var.
Yani, 1. Sanayileşme’nin başladığı 1750’de insan zaten doğadan epeyi uzaklaşmıştı.
2. Sanayileşme’nin başladığı 1950’de bu daha da keskinleşti.
2. Sanayileşme, robot, nanoteknoloji, GDO, bilgisayar, yapay zeka, (klonlama ve kafa nakli ile birinci, yazılım ile ikinci tür) ölümsüzlük, uzaycılık, siborg (inorganik insan parçaları, protezler ekleme), siberuzay (şimdiki durumuyla internet), çok ayrı kollardan insanı saltık-zihin olmaya doğru evriltiyor.
1900-2000 arasında ise, tıp ve eczacılık ile insan yaşamı, batıda 40’tan 80’e çıktı. Şu an için, 120 telaffuz ediliyor.
Bu koşullarda, doğal doğal yaşayamazsınız zaten.
Ayrıca; dini, hukuki, ahlaki, siyasi olarak insan türü, iyi olmayı ve sürmeyi beceremedi. Yani, Yeryüzü’nde er veya geç nükleer kıyamet (ama geçici olarak) yaşanacak. Bu durumda, tek yol uzaya gitmek ki gidildi de.
Sizin sözünü ettiğiniz dijital dünya ise, biraz yazılım, biraz internet olarak mevcut ve çok sınırlı. Aslına bakılırsa, kafa kasklarıyla felçliler yürütüldü, vd. Olayın perspektifi biraz daha geniş yani.
Olay, tasarımcılarının ve yaratıcılarının da dışında ivmeli genişliyor ve giderek nitelik değiştiriyor.
Ya bu gelecek dünyasına girersiniz, ya da geçmiş zaman cennetlerinden birine sığınırsınız.
Türkiye’de bu sıralar çok fazla kır komünü ve ütopyası kurulmaya başlandı örneğin, onlar geçmişi yüceltiyorlar. E tabii, bir kuşakta tam dijital olunamadığı için, tepki duyup geri çekilenler de oluyor.
Ben geriye değil, ileriye gidilmesinin uygun olduğunu düşünenlerdenim.
5 bin yıllık Dünya Sistemi tarih, 5 bin devlet, şu bu belli. İnsan türünü bırakın kendi haline, 5 milyon yıl daha böyle gider. 5 milyar yıldır aynı olan canlılar var. Evrim var veya yok: Sorun burada.
Gelelim işin geometrik / mantıksal modellenmesine:
Sizin yarılma dediğiniz şey, kaos matematiğinde bifürkasyon ve pertürbasyon ile karşılanır. Dengeyi yitiren sistem, önce yalpa vurur, sonra çatallanır, yarılır, birden çok yola gider (Verhulst denklemi).
Sözünü ettiğim 9 öncü altkültür bunlardan birazı. Dahaları da çıkacak. Bilgisayar 70 yıllık, internet ise 20 yıllık. 7 sanat dalına, 1820’de fotoğraf, 1895’te sinema katıldı. Liste böyle uzar.
Ben, elektriksiz ve susuz, tulumbalı bir evde doğdum. Önce teknolojik aşamaların hepsini geçtim, sonra da 1950 modeli dahil, tüm bilgisayar modellerini kullandım. Fanatik bir bilimkurgu okuruyum ve gelecekbilimciyim.
Dolayısıyla, iyi veya kötü ayrımı yapmadan, geleceği seviyorum ve yeğliyorum.
Bu, bir kavramsal çerçeve oldu. Kendinizi orada bir yerlere yerleştirseniz, adresinizi de görebilirsiniz gibi, yani ne kadar doğacı olduğunuzu ve olmadığınızı.

(25 Ocak 2015)

Hiç yorum yok: