“Teknoloji
insanı doğa ile bir olmaktan alıkoyuyor. Dijital teknoloji
Dünyasında,
bu daha başlangıç sayılıyor. Siz bu 'yarılmayı' nasıl
yorumluyorsunuz?”
Baştan
koyut:
İnsanın
doğadan kopuşuna karşı değilim. Açılımı arkadan gelecek.
İnsanın
doğadan kopuşu, insandan önce başladı. Epeyi primat, alet kullanan hayvan
durumunda. Bu da, zihin evrimiyle ilintili. Aynada kendini tanıyan, yani var
olduğunu bilen başka primatlar da var.
Yani, 1.
Sanayileşme’nin başladığı 1750’de insan zaten doğadan epeyi uzaklaşmıştı.
2.
Sanayileşme’nin başladığı 1950’de bu daha da keskinleşti.
2.
Sanayileşme, robot, nanoteknoloji, GDO, bilgisayar, yapay zeka, (klonlama ve
kafa nakli ile birinci, yazılım ile ikinci tür) ölümsüzlük, uzaycılık, siborg
(inorganik insan parçaları, protezler ekleme), siberuzay (şimdiki durumuyla
internet), çok ayrı kollardan insanı saltık-zihin olmaya doğru evriltiyor.
1900-2000
arasında ise, tıp ve eczacılık ile insan yaşamı, batıda 40’tan 80’e çıktı. Şu
an için, 120 telaffuz ediliyor.
Bu
koşullarda, doğal doğal yaşayamazsınız zaten.
Ayrıca;
dini, hukuki, ahlaki, siyasi olarak insan türü, iyi olmayı ve sürmeyi
beceremedi. Yani, Yeryüzü’nde er veya geç nükleer kıyamet (ama geçici olarak)
yaşanacak. Bu durumda, tek yol uzaya gitmek ki gidildi de.
Sizin
sözünü ettiğiniz dijital dünya ise, biraz yazılım, biraz internet olarak mevcut
ve çok sınırlı. Aslına bakılırsa, kafa kasklarıyla felçliler yürütüldü, vd.
Olayın perspektifi biraz daha geniş yani.
Olay,
tasarımcılarının ve yaratıcılarının da dışında ivmeli genişliyor ve giderek
nitelik değiştiriyor.
Ya bu
gelecek dünyasına girersiniz, ya da geçmiş zaman cennetlerinden birine
sığınırsınız.
Türkiye’de
bu sıralar çok fazla kır komünü ve ütopyası kurulmaya başlandı örneğin, onlar
geçmişi yüceltiyorlar. E tabii, bir kuşakta tam dijital olunamadığı için, tepki
duyup geri çekilenler de oluyor.
Ben
geriye değil, ileriye gidilmesinin uygun olduğunu düşünenlerdenim.
5 bin
yıllık Dünya Sistemi tarih, 5 bin devlet, şu bu belli. İnsan türünü bırakın
kendi haline, 5 milyon yıl daha böyle gider. 5 milyar yıldır aynı olan canlılar
var. Evrim var veya yok: Sorun burada.
Gelelim
işin geometrik / mantıksal modellenmesine:
Sizin
yarılma dediğiniz şey, kaos matematiğinde bifürkasyon ve pertürbasyon ile
karşılanır. Dengeyi yitiren sistem, önce yalpa vurur, sonra çatallanır,
yarılır, birden çok yola gider (Verhulst denklemi).
Sözünü
ettiğim 9 öncü altkültür bunlardan birazı. Dahaları da çıkacak. Bilgisayar 70
yıllık, internet ise 20 yıllık. 7 sanat dalına, 1820’de fotoğraf, 1895’te
sinema katıldı. Liste böyle uzar.
Ben,
elektriksiz ve susuz, tulumbalı bir evde doğdum. Önce teknolojik aşamaların
hepsini geçtim, sonra da 1950 modeli dahil, tüm bilgisayar modellerini
kullandım. Fanatik bir bilimkurgu okuruyum ve gelecekbilimciyim.
Dolayısıyla,
iyi veya kötü ayrımı yapmadan, geleceği seviyorum ve yeğliyorum.
Bu, bir
kavramsal çerçeve oldu. Kendinizi orada bir yerlere yerleştirseniz, adresinizi
de görebilirsiniz gibi, yani ne kadar doğacı olduğunuzu ve olmadığınızı.
(25 Ocak 2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder