Şu anda,
yalnızca Avrupa yakasında bile, haftanın 7 gününde toplamda 10-15 mezat var.
Diğer bir deyişle, esnaf mübadelesi.
26.12.15
günü, 14:00-17:00 arasındaki 3 saatta, birer saat arayla, bunlardan 3 tanesine
peşpeşe gittim.
Mezatlar,
sırasıyla obje, efemera ve kitap alanındaydı.
Gördüğüm
şunlardı:
20-50’şer
kişi, 4-5 saat boyunca, kapalı bir salonda, tuvalete bile gitmeden oturuyor.
Kımıldamıyor
bile. Seyrediyor. Kasabı seyreden kuçu gibi. Bir şeyler öğrenirim umudunda.
Bunların
tanımını bir esnaf arkadaş, ‘evden kovulan kart horozlar’ olarak yaptı.
Doğrudur. Bizde, aile yuvası olan ‘the ev’e hanımlar egemendir. Evde oturan
erkeği sevmezler. Onu sokağa dehelerler. Bazıları, eksi derecelerde cami
önlerinde, sabah ezanından akşama ezanına dek oturuyor, oradan biliyorum.
Bunların
yaş ortalaması 60 civarındadır. Tam ‘ot gelip sap gidemeyecek’ kişilerdir.
Üniversite mezunudurlar ama elif ile merteği birbirinden ayırdedemezler.
Ya 3
ayda, maratonda depar atıp, habire abur cubur şeyler alır, sonra geri getirip
onları satmaya kalkarlar. Ya da 3 ayda dükkan açmaya kalkarlar.
Hiç
kitap okumamışlardır. Kitap alıcısı bile aldığı kitabı okumaz. ‘Zamanı yoktur’
çünkü.
Tuhaf
bir durum var:
Piyasaya
kriz girdi çoktan ama bunlar hiçbirşey yokmuş gibi davranıyorlar. Öncelikle,
küçük paralar harcıyorlar, bu kadar paraları her zaman olacak. Sonuçta, 1
kafede 4 saat otursan, 50 kaadını alırlar ama buralarda beleş kahve ve kurabiye
bulunur, seni kovmazlar ya da önüne parayla zorla çay dayamazlar.
Tabii,
asıl konu geyik muhabbetinde.
Bu
insanlar çok konuşurlar. Bilmedikleri konularda fikir beyanında bulunurlar.
Açıkçası sallarlar. Ya da kulaktan dolma bilgileri kullanırlar.
Münadi
konusunu daha önce yazmıştık.
Esnaflar
ise, asıl işlerini bırakıp haftada 1-5 gün mezatçılık peşine düştüler son 2-3
yıldır. Dükkan sahibi % 15 + 15 = 30 komisyon alıyor ve bu da kira parasının
çıkmasının garantiliği demek. Yani asıl esnaflık, satıcılık, dükkancılık, eski okur-sahhaf ilişkisi ortadan
kalkmış olmakta.
Eğlenceli
olan şu:
Aslı Han
kitapçı çarşısıdır. Ancak, cumartesi günlerindeki kitap mezatında saf
tutanların % 95’i, başka bir gün oraya girmezler bile ki pasaj pazarları da
açıktır, akşam da sekize kadar açıktır.
Yani,
sonuç:
Bu,
koleksiyonculuk değil.
Bu,
ikinci el kitapçılık değil, çünkü eskicinin 3 liraya verdiği kitap, burada 1
liraya açılış fiyatıyla sunuluyor.
Bu,
okurluk değil.
Bu,
araştırmacının arşiv biriktirmesi değil.
Bu,
kültürel açıdan hiçbirşey.
Sıfıra
sıfır elde var sıfır.
Haa,
yılda 300-365 günde, toplamda 1 milyon lira el değiştiriyor ayrı konu.
Mal
aynı, satıcı aynı, alıcı aynı. Dön baba dönelim, Cumhuriyet’i gömelim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder