Cuma, Ocak 01, 2016

Mezatçılık Komedisi

Şu anda, yalnızca Avrupa yakasında bile, haftanın 7 gününde toplamda 10-15 mezat var. Diğer bir deyişle, esnaf mübadelesi.
26.12.15 günü, 14:00-17:00 arasındaki 3 saatta, birer saat arayla, bunlardan 3 tanesine peşpeşe gittim.
Mezatlar, sırasıyla obje, efemera ve kitap alanındaydı.
Gördüğüm şunlardı:
20-50’şer kişi, 4-5 saat boyunca, kapalı bir salonda, tuvalete bile gitmeden oturuyor.
Kımıldamıyor bile. Seyrediyor. Kasabı seyreden kuçu gibi. Bir şeyler öğrenirim umudunda.
Bunların tanımını bir esnaf arkadaş, ‘evden kovulan kart horozlar’ olarak yaptı. Doğrudur. Bizde, aile yuvası olan ‘the ev’e hanımlar egemendir. Evde oturan erkeği sevmezler. Onu sokağa dehelerler. Bazıları, eksi derecelerde cami önlerinde, sabah ezanından akşama ezanına dek oturuyor, oradan biliyorum.
Bunların yaş ortalaması 60 civarındadır. Tam ‘ot gelip sap gidemeyecek’ kişilerdir. Üniversite mezunudurlar ama elif ile merteği birbirinden ayırdedemezler.
Ya 3 ayda, maratonda depar atıp, habire abur cubur şeyler alır, sonra geri getirip onları satmaya kalkarlar. Ya da 3 ayda dükkan açmaya kalkarlar.
Hiç kitap okumamışlardır. Kitap alıcısı bile aldığı kitabı okumaz. ‘Zamanı yoktur’ çünkü.
Tuhaf bir durum var:
Piyasaya kriz girdi çoktan ama bunlar hiçbirşey yokmuş gibi davranıyorlar. Öncelikle, küçük paralar harcıyorlar, bu kadar paraları her zaman olacak. Sonuçta, 1 kafede 4 saat otursan, 50 kaadını alırlar ama buralarda beleş kahve ve kurabiye bulunur, seni kovmazlar ya da önüne parayla zorla çay dayamazlar.
Tabii, asıl konu geyik muhabbetinde.
Bu insanlar çok konuşurlar. Bilmedikleri konularda fikir beyanında bulunurlar. Açıkçası sallarlar. Ya da kulaktan dolma bilgileri kullanırlar.
Münadi konusunu daha önce yazmıştık.
Esnaflar ise, asıl işlerini bırakıp haftada 1-5 gün mezatçılık peşine düştüler son 2-3 yıldır. Dükkan sahibi % 15 + 15 = 30 komisyon alıyor ve bu da kira parasının çıkmasının garantiliği demek. Yani asıl esnaflık, satıcılık, dükkancılık, eski okur-sahhaf ilişkisi ortadan kalkmış olmakta.
Eğlenceli olan şu:
Aslı Han kitapçı çarşısıdır. Ancak, cumartesi günlerindeki kitap mezatında saf tutanların % 95’i, başka bir gün oraya girmezler bile ki pasaj pazarları da açıktır, akşam da sekize kadar açıktır.
Yani, sonuç:
Bu, koleksiyonculuk değil.
Bu, ikinci el kitapçılık değil, çünkü eskicinin 3 liraya verdiği kitap, burada 1 liraya açılış fiyatıyla sunuluyor.
Bu, okurluk değil.
Bu, araştırmacının arşiv biriktirmesi değil.
Bu, kültürel açıdan hiçbirşey.
Sıfıra sıfır elde var sıfır.
Haa, yılda 300-365 günde, toplamda 1 milyon lira el değiştiriyor ayrı konu.

Mal aynı, satıcı aynı, alıcı aynı. Dön baba dönelim, Cumhuriyet’i gömelim...

Hiç yorum yok: