Pazar, Ocak 10, 2016

Agnotoloji ve Agnoyoloji

Yaşamımın en az 13 yılını Türkiye’nin en zeki ve en bilgili insanları arasında geçirdim. Ancak, bunların da dezenformasyona ve yanlış olanı seçmeye aşırı eğilimlerini gözledim.
Bunun nedenine, en genel, tümel ve doğrudan yanıt şudur:
İnsan düşünen hayvan falan değil. İnsan arada ama çok çok arada bir düşünen hayvan.
Bunun da nedeni yazısızlık. Bugün 7 milyarın % 90’ı ilkokul 1 düzeyinde kompozisyon yazmayı bilmiyor. Bunun internette görüyoruz sürekli.
İşten insanların, yanlış bilgiye nasıl inandığını çalışan bilim dalı agnoyoloji, insanlara yanlış bilgi üretme agnotoloji imiş. Her ikisi de ‘agnos’tan, yani bilmemekten geliyor. Eski Yunanca kökenli.
Bizim toplumumuzda yanlış bilgiler için genel kaynak çok:
Bir:
Sözlü kültür. Abartarak anlatan insan, kendi yalanına kendi inanır sonunda. Zaten, kulaktan kulağa da hep abartılarak aktarılır, başta bile yanlış olan bilgi, sonunda deli saçmasına dönüşür ama 50 kişi anlattığı için yine de inanılır o yalana.
İki:
Bilgi için, birinci el değil, ikinci veya n’inci el kaynak kullanmak. Öyle ki Türkçe Wikipedia’ya bile bakmamak.
Üç:
Öğrendiklerini unutma nedeniyle, herhangi bir genelgeçer yalanı teşhis edebilecek genel kültüre sahip olmamak.
Dört:
Akıl yürütememek. Yani, söylentinin doğruluğu durumunda ortaya çıkacak saçmalıkları, ‘ad absurdum’ ile görememek.
Beş:
Belleksizlik. Ya da yaşadıklarından deneyim edinememek. 65 yaşındaki 1 CHP’liye, kendi yaşam süresindeki CHP’nin her momentinin değillenesi olması nedeniyle, CHP’nin bu ülkenin geleceği için hiçbirşey yapamayacağını, anlatamamak. 1994, 2001, 2008 krizlerinin 2015 krizi de demek olduğunu anımsayamamak.
Altı:
İnsanlar, düşünceleriyle değil, hisleriyle davranırlar.
Agnotoloji için en iyi alan, reklamlardır. Her reklamda, lise bilgisiyle bile, en az 5 yanlış bilgi bulabilirsiniz. Tabii ki reklamlar, düşünceye ve bilgiye değil, hislere hitap eder.
Agnoyoloji ise, belli epistemik bölgelerde pek çalışılmamış durumda.
Doğru bilgiyi inkar kültünü çıkarınca, savaş veya ekonomik kriz gibi, en ciddi konularda belli kanıtları yok saymanın, zihinsel bir işleyiş yolu olsa gerek.
Örneğin, Ağustos 2015 gibi, bir arkadaşıma, 4 bin ölüden sonra, savaş olduğunu söylediğimde, bunu inkar etmişti.
Şu anda 3. Dünya Savaş(çıklar)ı olduğunu aynı biçimde inkar ediyorlar.
Türkiye’den her yıl transit geçen 250 bin göçmenin son 35 yılda 7,5 milyon artı 2,5 milyon Suriyeli, ceman 10 milyon kişi olduğunu, bunların hepsinin de müsebbinin ABD olduğunu topluca inkar var. TC’de ve Dünya’da.
Bunun, vicdanı yersiz, cüzdanı sağda olmakla ilgisi yok. Çok basit: Daha marksistler, dedelerinde vitamin iken, toplumun en muhafazakar kesimi olan papazlar ve (bazı) burjuvalar, burjuvaziyi eleştirmeye başlamıştı çoktan. ‘Emek’ kavramını icat eden, bir papazdır, ‘ateizm’i de.
İşlerine geliyor desek, değil. Asgari ücretin üçte birine insan çalıştırmanın kimseye yararı yok, çünkü bu durumda patronun malı zarar görüyor sürekli.
Ancak, uzun dönemli bir gözlem-gerçek var:
Tarih inişe geçince, bu saçmalama, abuksama, cahilleşme ve aptallaşma genel bir akım oluyor. Orta Çağ’da da öyle olmuş örneğin. Faşizmde de öyle olmuş örneğin.
İşte, bunları çalışa çalışa, agnoyolojiyi orta vadede bir tam-bilim dalı yapacağız kısmetse...

Agnotolojiyi durdurmaksa, yasaların işi. Çünkü ticari yalan bilgi yaymak, hesapça yasadışı. Ama önce, bin lirayı verip, dava açacaksın, artı avukat parası. Nasıl ki zekat ve Hac fakir Müslüman’ın farzı değilse, yasaiçilik de fakir vatandaşın farzı olmuyor.

Hiç yorum yok: