Yaşamımın
en az 13 yılını Türkiye’nin en zeki ve en bilgili insanları arasında geçirdim.
Ancak, bunların da dezenformasyona ve yanlış olanı seçmeye aşırı eğilimlerini
gözledim.
Bunun
nedenine, en genel, tümel ve doğrudan yanıt şudur:
İnsan
düşünen hayvan falan değil. İnsan arada ama çok çok arada bir düşünen hayvan.
Bunun da
nedeni yazısızlık. Bugün 7 milyarın % 90’ı ilkokul 1 düzeyinde kompozisyon yazmayı
bilmiyor. Bunun internette görüyoruz sürekli.
İşten
insanların, yanlış bilgiye nasıl inandığını çalışan bilim dalı agnoyoloji,
insanlara yanlış bilgi üretme agnotoloji imiş. Her ikisi de ‘agnos’tan, yani
bilmemekten geliyor. Eski Yunanca kökenli.
Bizim
toplumumuzda yanlış bilgiler için genel kaynak çok:
Bir:
Sözlü
kültür. Abartarak anlatan insan, kendi yalanına kendi inanır sonunda. Zaten,
kulaktan kulağa da hep abartılarak aktarılır, başta bile yanlış olan bilgi,
sonunda deli saçmasına dönüşür ama 50 kişi anlattığı için yine de inanılır o
yalana.
İki:
Bilgi
için, birinci el değil, ikinci veya n’inci el kaynak kullanmak. Öyle ki Türkçe
Wikipedia’ya bile bakmamak.
Üç:
Öğrendiklerini
unutma nedeniyle, herhangi bir genelgeçer yalanı teşhis edebilecek genel
kültüre sahip olmamak.
Dört:
Akıl
yürütememek. Yani, söylentinin doğruluğu durumunda ortaya çıkacak saçmalıkları,
‘ad absurdum’ ile görememek.
Beş:
Belleksizlik.
Ya da yaşadıklarından deneyim edinememek. 65 yaşındaki 1 CHP’liye, kendi yaşam
süresindeki CHP’nin her momentinin değillenesi olması nedeniyle, CHP’nin bu
ülkenin geleceği için hiçbirşey yapamayacağını, anlatamamak. 1994, 2001, 2008
krizlerinin 2015 krizi de demek olduğunu anımsayamamak.
Altı:
İnsanlar,
düşünceleriyle değil, hisleriyle davranırlar.
Agnotoloji
için en iyi alan, reklamlardır. Her reklamda, lise bilgisiyle bile, en az 5
yanlış bilgi bulabilirsiniz. Tabii ki reklamlar, düşünceye ve bilgiye değil,
hislere hitap eder.
Agnoyoloji
ise, belli epistemik bölgelerde pek çalışılmamış durumda.
Doğru
bilgiyi inkar kültünü çıkarınca, savaş veya ekonomik kriz gibi, en ciddi
konularda belli kanıtları yok saymanın, zihinsel bir işleyiş yolu olsa gerek.
Örneğin,
Ağustos 2015 gibi, bir arkadaşıma, 4 bin ölüden sonra, savaş olduğunu
söylediğimde, bunu inkar etmişti.
Şu anda
3. Dünya Savaş(çıklar)ı olduğunu aynı biçimde inkar ediyorlar.
Türkiye’den
her yıl transit geçen 250 bin göçmenin son 35 yılda 7,5 milyon artı 2,5 milyon
Suriyeli, ceman 10 milyon kişi olduğunu, bunların hepsinin de müsebbinin ABD
olduğunu topluca inkar var. TC’de ve Dünya’da.
Bunun,
vicdanı yersiz, cüzdanı sağda olmakla ilgisi yok. Çok basit: Daha marksistler,
dedelerinde vitamin iken, toplumun en muhafazakar kesimi olan papazlar ve
(bazı) burjuvalar, burjuvaziyi eleştirmeye başlamıştı çoktan. ‘Emek’ kavramını
icat eden, bir papazdır, ‘ateizm’i de.
İşlerine
geliyor desek, değil. Asgari ücretin üçte birine insan çalıştırmanın kimseye
yararı yok, çünkü bu durumda patronun malı zarar görüyor sürekli.
Ancak,
uzun dönemli bir gözlem-gerçek var:
Tarih
inişe geçince, bu saçmalama, abuksama, cahilleşme ve aptallaşma genel bir akım
oluyor. Orta Çağ’da da öyle olmuş örneğin. Faşizmde de öyle olmuş örneğin.
İşte,
bunları çalışa çalışa, agnoyolojiyi orta vadede bir tam-bilim dalı yapacağız
kısmetse...
Agnotolojiyi
durdurmaksa, yasaların işi. Çünkü ticari yalan bilgi yaymak, hesapça yasadışı.
Ama önce, bin lirayı verip, dava açacaksın, artı avukat parası. Nasıl ki zekat
ve Hac fakir Müslüman’ın farzı değilse, yasaiçilik de fakir vatandaşın farzı
olmuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder