Bazı
konular yazarken insanın elinde, klavyesinde, zihninde kalabilir.
Bu kez
de öyle olmuş.
Bu
satırları bir hanım yazmış:
“Para
ödemeden bakkaldan şeker çalmak çok masum bir eylemdir tecavüzün yanında.
Aslında
mantığı aynıdır.
Ulaşmak
istediğin bir ‘tat’ için bedel ödemek istememektir.”
Bunu bir
erkek yazsaydı, hayatı kayardı. Ne sapıklığı kalırdı, ne homongolosluğu, ne de
‘political incorrect’liği...
Hayır
efenim, seks bir tat değildir.
Yemek,
içmek, sevişmek parasız da olabilir.
Ütopyalarda
değil, fiili durumlarda.
Aslında
hanımın kastetmiş olduğu şey şu:
Evleneceksin,
hayatın kayacak, ayda bir seks için, ayda 3 bin lira ödeyeceksin. Tımarhanelik
olacaksın. Sonra da erkek olamamakla niteleneceksin.
Hayır
efenim.
Sekse
maddi veya manevi bir şey ödemek zorunda değil erkekler.
Hayır
efenim.
Tecavüz,
beleş seks değil.
Tecavüz
ne?
(Yazmayayım
dedim dedim, yazayım o zaman : )
Erkeklerin kadınları yürüyen
delik olarak görmesi.
Kadınların
ilk-yalnızca dış görünüşe önem vermesi. En kıymetli mallarını aşırı
değerlemeleri.
Yeni
dönem, 40 yaş altı / ergenimsi çiftlerin birbirini aşırı tacizkarlığı /
aşağılayıcılığı: 35 yıllık bir gelenek bu.
Tecavüz,
bitmiş devlet.
Tecavüz,
bitmiş kutsal aile.
Bakın, o
adam hapishanede öldürülecek. Hep öyle oldu çünkü.
Bunu
bile bile, 5 dakkada Beşiktaş için tüm bir ömrünü harcadı.
Bağdat
Caddesi gibi bir yer çok kamerasız olmaz.
Adamın
adı belli, adresi belli, görüntüsü belli.
Hiçbir
seks dürtüsü bunu yaptırmaz adama.
Bir
erkek, penisi ereksiyon halinde diye, geceyarısı kentin ortasında yoldan kadın
kaldırmaz.
Belli ki
o anda katkı maddesi almış.
Belli ki
maktulü daha önceden gözüne kestirmiş. İşi rasyonalize etmiş.
Ekşi
Sözlük geyiklerine gelince:
Bu tür
durumlar, anlık infial olarak yaşanır, sonra unutulur. Madem öyle: Gidin
aylarca sözlüğün üstüne. Sildirin o satırları. Afişe edin o mesajları atmış kullanıcıların
asıl adlarını. O zaman yaptığınızı mücadele sayalım.
Evet, asıl
konu maktul:
Bundan
sonra hayatı kaydı. Tek yolu:
Yurtdışına
gitmek.
Geziciler’in
öyküleri malum. Sırra kadem bastı çoğu.
O
nedenle:
Hanımlar,
zırvalamayı bırakın.
İstanbul
2016’da tecavüzün kültürel antropolojisi, sizin sandığınız veya bildiğiniz
şeyler değil. Daha geniş alanlı; savaşın, şiddetin, faşizmin, engizisyonun, bir
çağ bükümünün kültürel antropoloji
denklemi sözkonusu: Bir tür Sodom-Gomor durumu.
Konuşamadığınız konuda susun
bari...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder