Cumartesi, Ocak 30, 2016

Beleş Seks = Tecavüz

Bazı konular yazarken insanın elinde, klavyesinde, zihninde kalabilir.
Bu kez de öyle olmuş.
Bu satırları bir hanım yazmış:
“Para ödemeden bakkaldan şeker çalmak çok masum bir eylemdir tecavüzün yanında.
Aslında mantığı aynıdır.
Ulaşmak istediğin bir ‘tat’ için bedel ödemek istememektir.”
Bunu bir erkek yazsaydı, hayatı kayardı. Ne sapıklığı kalırdı, ne homongolosluğu, ne de ‘political incorrect’liği...
Hayır efenim, seks bir tat değildir.
Yemek, içmek, sevişmek parasız da olabilir.
Ütopyalarda değil, fiili durumlarda.
Aslında hanımın kastetmiş olduğu şey şu:
Evleneceksin, hayatın kayacak, ayda bir seks için, ayda 3 bin lira ödeyeceksin. Tımarhanelik olacaksın. Sonra da erkek olamamakla niteleneceksin.
Hayır efenim.
Sekse maddi veya manevi bir şey ödemek zorunda değil erkekler.
Hayır efenim.
Tecavüz, beleş seks değil.
Tecavüz ne?
(Yazmayayım dedim dedim, yazayım o zaman : )
Erkeklerin kadınları yürüyen delik olarak görmesi.
Kadınların ilk-yalnızca dış görünüşe önem vermesi. En kıymetli mallarını aşırı değerlemeleri.
Yeni dönem, 40 yaş altı / ergenimsi çiftlerin birbirini aşırı tacizkarlığı / aşağılayıcılığı: 35 yıllık bir gelenek bu.
Tecavüz, bitmiş devlet.
Tecavüz, bitmiş kutsal aile.
Bakın, o adam hapishanede öldürülecek. Hep öyle oldu çünkü.
Bunu bile bile, 5 dakkada Beşiktaş için tüm bir ömrünü harcadı.
Bağdat Caddesi gibi bir yer çok kamerasız olmaz.
Adamın adı belli, adresi belli, görüntüsü belli.
Hiçbir seks dürtüsü bunu yaptırmaz adama.
Bir erkek, penisi ereksiyon halinde diye, geceyarısı kentin ortasında yoldan kadın kaldırmaz.
Belli ki o anda katkı maddesi almış.
Belli ki maktulü daha önceden gözüne kestirmiş. İşi rasyonalize etmiş.
Ekşi Sözlük geyiklerine gelince:
Bu tür durumlar, anlık infial olarak yaşanır, sonra unutulur. Madem öyle: Gidin aylarca sözlüğün üstüne. Sildirin o satırları. Afişe edin o mesajları atmış kullanıcıların asıl adlarını. O zaman yaptığınızı mücadele sayalım.
Evet, asıl konu maktul:
Bundan sonra hayatı kaydı. Tek yolu:
Yurtdışına gitmek.
Geziciler’in öyküleri malum. Sırra kadem bastı çoğu.
O nedenle:
Hanımlar, zırvalamayı bırakın.
İstanbul 2016’da tecavüzün kültürel antropolojisi, sizin sandığınız veya bildiğiniz şeyler değil. Daha geniş alanlı; savaşın, şiddetin, faşizmin, engizisyonun, bir çağ bükümünün kültürel antropoloji denklemi sözkonusu: Bir tür Sodom-Gomor durumu.

Konuşamadığınız konuda susun bari...

Hiç yorum yok: