Önnot:
Bu
metin, Schnitzler’in birlikte ölmeyi konu eden, ‘Ölmek’ adlı romanının arka
kapağındaki metin üzerinden yazıldı. Bu adam Freud’u çok etkilemiş. Acaba Freud
kendi ölürken, karısının da onunla birlikte intihar etmesi gerektiğini düşünmüş
müdür acaba? Romanın tema’sı bu çünkü.
“Genç
bir çift olan Felix ve Marie'nin önünde ölümden başka bir engel daha var. Artık
bu hayatta çok az bir vakti kalan genç adam, sevgilisi Marie'ye, ‘benimle ölür
müsün?’ diyor. Siz olsanız böyle bir durumda ne yapardınız?”
Örnekler:
Yazar
Arthur Koestler, İspanya İç Savaşı’nda ölüm orucuna girdi, ülser oldu. Walter
Benjamin ile birlikte 1940’ta intihar etmek için ilaç aldı, kendi kustu,
Benjamin öldü ama bu daha çok cinayet gibiydi, çünkü Koestler Stalin
tarafındaydı, Benjamin ise değildi.
Aynı
Koestler ölümcül hastalığa yakalanınca, o zamanki karısı onunlu birlikte
intihar etti ve birlikte öldüler. Bunu, Koestler mi istedi, karısı mı önerdi,
tam bilmiyoruz.
Susan
Sontag ise, yakın arkadaşı Diane Arbus’un intiharında yan çizdi. Onunla
birlikte intihar etmedi, onun yerine, ‘Bir Metafor Olarak (Ölümcül / Kansersel)
Hastalık’ kitabını yazdı.
Annesi
ve babası birlikte intihar etmiş ve ölmüş bir hanım tanımıştım. Deliydi, hem de
zırdeliydi. Deliliğinin bir bölümü de o intihardan geliyordu, çünkü konuya aklı
erecek kadar büyükmüş o sırada.
Ondan 5
yıl önce, ondan başka bir kentte, yine bir intihar eden çift öyküsü dinlemiştim. Anlatan kimse konuyu çok
bayağıca yüceleştirerek anlatmıştı, tiksinmiştim. Herşeyi bayağılaştıran
biriydi. Neden böyleydi, hiç anlayamadım.
İntihar
eden ünlü çok ama birlikte intihar eden ünlü az sanırım (ben bilmiyorum
örneğin).
Ben,
‘mümkündür pekala’ diyorum.
“Birlikte
ölmek ister miyim?”
Soru bu
değil. Soru şu:
“Kimin
yaşamına, kalan yaşamımı verip ölürüm?” (Biraz ‘Deli Dumrul’ öyküsü gibi.)
Seri terörist ruhlu biri olarak, yaşam almayı değil,
yaşam vermeyi severim. 7 milyarı öldürmeyi de bu nedenle düşünüyorum, doğmamış
7 trilyonu da öldürmeyi bu nedenle düşünmüyorum.
Öleceğim
kesinken, biri bana, beni sevdiği için, benimle birlikte ölmeyi önerirse, ona
feyk atar ve kendim ölüp, onu sağ bırakırım. Ki bu da, Koestler’in Benjamin’e
yaptığının tersi olur: Benjamin ne olup bittiğini bilmiyordu, yalnızca
Koestler’e güveniyordu ve bunu yaşamıyla ödedi. Ki bu aynı zamanda, Koestler’in
o zamanki karısıyla, kendisi ölüme mahkum olduğu için, birlikte intihar
etmesinin de tersi olur.
Bugüne
kadar yaşamış 100 milyar insanın, milyonda dokuz yüz doksan dokuz bin dokuz yüz
doksan dokuzu, bir hiç olarak yaşadı ve öldü. Ancak bu, ölmekte olan birinin,
kendisiyle birlikte ölmesini herhangi birinden istemesine hak yaratmaz.
Peki bu,
hak edilmeden yapılabilir mi? Yapılabilir, tüm günah, suç ve ahlaksızlıklar
gibi...
Başka
bir uç örnek daha var:
Kendi
klonlarının, diyelim 60 yılda bir, genç gövdelerini alarak, kendi başını oraya
naklettirerek, (diyelim 20 yaşında olan) onlara 60 yaşında, yani ölmeye epeyi
yakın bedenler bırakmak da, kendi ölümünü birine duble ödetmek olmaz mı? Yani,
asıl örneğin (iyi veya kötü olarak) 2 katı etkili bir edim olmaz mı?
Birlikte
ölme ama nasıl?
Orgazm gibi,
kadın önce veya eşzamanlı veya erkek önce mi? Farkeder mi? Farketmez mi?
Son
soru:
Ölüm hep
tek kişiliktir. En azından şimdilik.
Dolayısıyla:
Birlikte
ölmenin ne anlamı var?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder