Cuma, Ocak 29, 2016

Makyavelli-Neçayef x Hasan Sabbah – Nizamülmülk Kuadralektiği

Görülebileceği üzere, ilk diyalektik Batılı, sonraki diyalektik Doğulu olmakta.
Batılı ikili, aynı yer ve zamanda yaşamadı ama Doğulu olanı öyle oldu.
Hepsi de, devlet kurma ve yıkma ve terör sentetik olayını / olgusunu, günümüz koşullarından bambaşka anlamlarda yorumlamış gibiler.
Neçayef, Makyavelli’ye veya onun o anki muadili Marx’a değil de, partneri Bakunin’e zarar verdi abrek abrek (Kuzey Kafkasya argosu).
Sabbah ise, bir rivayet Nizamülmülk’ü öte yana yollattı.
Makyavelli, devletçi-kapıkulu-entelejensiya oldu. Neçayef hiç istemediği halde, SSCB’nin kuruluşuna dolaylı katkıda bulundu ve yine (istemeden de olsa) entelejensiya oldu.
Sabbah, Alparslan nezdinde bir biçimde Anadolu’ya girmeye niyetli olmayan Türkler’in, onun da bir suikast ile ölümüyle, 20 yılda Anadolu’yu toptan fethetmesinin yolunu açmış oldu.
Aranot 1: Bu Türkler’in hep batıya gitme olayının, taa MS 500 gibiki gidenler-kalanlar ikileminin, 500 küsur yıl sonra da aynen var olması ilginç.
Aranot 2. Türkler’in hiç batıya gitmeyenlerinin de, devlet kurma x kurmama, (o zamanki koşullarda) çinlileşme x çinlileşmeme ikilemini iç savaşla yaşamışlığı da önemli bir durum. Biz de, 1838-2016 itibarıyla, batılılaşma x batılılaşmama ikilemini yaşayageliyoruz: İç savaş yine var, -lar olarak bir de.
Sabbah’ın kendisi de, bir terörist olsa da, Alamut devletini kurdu. Ki Türkler’e yönelik tavrı da, kendi devletini sağlama alma olarak düşünülebilir.
Gelelim günümüze:
İsrailliler, kendi dindaşlarını da öldürerek, terörle önce devlet kurdular, sonra devlet terörü yguladılar.
Muadilleri Filistinliler ise, önce terörist oldular ama bir türlü hala devlet olamadılar.
İşte bu kuadralektik, ilkin bu ayrımları tasfiye etti.
IŞİD, önce accaip bir terörist olup, sonra da accaip bir devlet oldu.
Böylelikle, ABD’nin terörist devlet uygulamasını (5-7 yıllığına da olsa) tuş etti.
Günümüz koşulları, 1960’lardan başlayarak, savaşla veya savaşsız olarak, 100 olan devlet sayısını 250’ye limitledi.
G-20’nin yerlerde sürünmesine bakarsak, demek ki bu Dünya 15 devlet ve 15 megapol kaldırıyor, gerisi trajikomik oluyor.
İşte bu kuadralektik bunun fiiliyatını komedileştiriyor.
Fikriyat ise, hep aynı idi:
Bir devlet kendini bitirir ve devlete önce kendi vatandaşları ihanet eder.
Bu konuyla ilintili 5-6 metni daha sayarsak, bu durum bizi tuhaf bir meta-anarşizm tezinde konumluyor:
Develt olsa ne olur, olmasa ne olur?
Devleti yıksan ne olur, yıkmasanr ne olur?
Üstelik 1945-1957’den beridir, meta-hümanizm de mevcut...
Uzaycılık ve ölümsüzlük, devleti gülünçleştirdi.
Aranot: Bu ikilinin, birey olmaya zararları da olacak, yararları da...
Hala aynı:
6 bin halk, 100 veya 250 devlet (1960-2015).
6 bin halk, 100 veya 250 alfabeli dil (1960-2015).
İkisi de 5 bin yıldır böyle.
Yani, binlerce halklık insanlar, 5 bin yıldır devletsiz ve yazısız memnun mesut yaşadılar, belki 5 milyon yıl daha böyle gidebilirler.
Çıkış:

Anarşizmin bunu tartışması gerekli.

Hiç yorum yok: