Bu
soruyu akademisyen Metin Gürcan sormuş.
Biz
durum saptaması olarak, bir açmazı imleyen bu sorunun imlediği açmazın olduğunu
ama soruyu ve yanıtı bulmak için kullanılacak yöntemin, tümdengelim değil,
tümevarım olduğu kanısındayız.
Yani,
son 33 yıllık gerçek durumlara bakarak, herşey irdelenecek ve irdelense gerek.
Ayrıca,
baştan yazmış olalım, yine o akademisyenin metninde yazdığının tersine, savaşan
her 2 taraf da, öyle açıkseçik militarist ideolojilere göre davranmazlar. Tam
tersine taraflar, rasgeleliğe (yani hiçbir morfsuzluğa) varan dene-yanıl
yöntemleri kullanırlar. Kullandılar da zaten.
PKK
birkaç kere yendi, TSK birkaç kere yendi. Bazan pata kaldılar.
PKK
yenilince, ateşkes ayağına yattı ve bunu en az 2 kere TSK’ye ve devlete yedirdi.
PKK çok
fazla dış destek aldı. Bu dış destek, şu sıralar olduğu üzere, kimi zamanlarda
dip yaptı. Şu an için, ne AB’nin, ne de ABD’nin PKK’yle uğraşacak hali yok.
4
Kürdistan’ın (TC, İran, Irak, Suriye) bu denli açıkseçik bölünmüşlüğü şimdiye
dek yoktu. Buradaki en büyük hamle, Barzani’nin tek başına Kürdistan kurma hamlesi.
(NOT: TC’nin
bu 4’lüden Barzani’yi seçmiş olması, bizcesi en ez kötü seçeneği bile değildir,
çünkü Apo bile, en azından yakalandıktan
sonra, TC’ye daha çok katkıda bulundu.)
Artı başlarına
bir de, şimdilik çok güç olan ve Kobane’de onu yenmiş olan IŞİD çıktı.
Yani
PKK, iç ve dış faktörler olarak mafiş durumda.
O ne
yapıyor?
Daha önce
yaptığınca, kışın dinlenip, baharda (nisan sonu 2016 olmakta) bu kez TC’de batıya
kayan saldırılar planlıyor.
HDP’nin
batı oylarının kredisi bitti bitiyor.
Çift
taraflı bildiri yayınlandı: 2 taraf da hatalı diye.
Şu anki
durumu tanımlayalım:
PKK’nin
dağ kadrosunda, 40 yıldır bu işin içinde olan ihtiyarlar var. Yarınki devlette
onların yeri yok. Dolayısıyla, ölümlerine dek sürecek savaş, tercihleri olmuş
durumda.
TC, PKK’yi
yok edebilir mi?
Hayır.
PKK, TSK’yi
yenebilir mi?
Kısa
vadede evet ama orta ve uzun vadede hayır ki zaten aynen böyle oldu.
Dolayısıyla,
ne PKK’nin yok olması, ne de caydırma, geçerli davranışlar değil.
Geçerli
davranış var mı?
Bu
noktada yok.
(Not:
Çözüm süreci, her 2 taraf da tümden yalan söylediği ve baştan inanılmamış bir
proje olduğu için ölü doğan çocuk idi.)
Yani:
AKP ve PKK, yok olmamak için
birbirine kilitlenmiş durumda.
PKK’yi
fiilen dağıtacak olan, kendi elleriyle girdikleri yedek kadrolanmalar
nedeniyle, 10 parçalı oluşlarıdır. HDP bile şu anda en az 3 parça oldu. Bunun
olağanüstü koşullarda merkezkaçı olacaktır tabii ki.
Şehir
eylemlerini yapacak olanlar, YDG gibi, yaşlı PKK’yi dinlemeyen genç-kent
kadroları. İlk kopacak olan onlar olur bizce.
Eh, IRA’nın
başına gelen ‘real IRA’, ‘real-real IRA’ durumları gibi; PKK’nin başına da
gelen, ‘öz-PKK’, ‘en has PKK’ olmak olacaktır gibi.
Zaten şu
an için, TSK’nin sorunu PKK değil, bozulan komuta zinciri. Darbelerde daima komuta zinciri bozulmuştur. AKP, TSK’yi
darbesizleştireceğim derken, komuta zincirini bozmuş ve böylelikle yeni
darbeleri ancak erteleyebilmiştir ama kesinleştirmiştir. Yani: ‘Benden sonra
tufan’ olmuştur.
Genel saptamalar:
Ne TSK’nin
PKK’ye yönelik, ne de PKK’nin TSK’ye yönelik uzun vadeli planı olmadı.
33 yılda
askeri açıdan iki taraf da, 4 / 10 bile alamaz.
Ancak,
IŞİD olsun, TC’nin çevresindeki 10-15 ülkenin tamanını iç savaşa sürüklenmesi
durumu, pozitif veya negatif olarak, hesaplanması zor şeylerdi. Hepsi de,
ironik olarak TC’nin lehine işledi.
PKK’nin
ve TSK’nin bu savaşlardan uzak durmuşluğu ve TC’nin Efruz Elçibey melo-facia
deneyimi hesaba katılırsa, çok proto-feodal bir iç savaş olmuş olmakta bu.
(Not: PKK’nin
IRA ve ETA deneyimleri, onların barışa yönelmesiyle, kısa sürdü.)
Bu
panorama bize neyi açımlıyor?
Ortada
bir körsavaş var. Ancak bu bir savaş
değil, savaşçıkçık boyutunda. 33
yıldaki rsmi 30, gayrıresmi 100 bin ölü ile, Temmuz 2015’te 1 haftada 4-6 bin
ölü oranlanırsa, ne demek istedğimiz anlaşılır biraz.
TC’in 2.
Cumhuriyet çıkışının eli kulağında. O zaman PKK sorunu, devede kulak bile
olmayacak.
Bence var-olacak
olan, hatta bilinçsizce istenen ve planlanan gelecek, Kuzey Irak’ta Barzani,
Talabani, Öcalan iç savaşıdır. Salih Müslim de ortadaki sandık olur, habire
taraf değiştirir, büyüklerinin eski repliklerini yineler.
Tün
bunlar için de, taktik veya strateji falan gerekmiyor, tarihi akışına bırakıp,
topa hafif falso vermek yeterli.
Dipnot 1:
Yalnızca
Suriye ve Irak’ta, sırasıyla 5 ve 13 yılda, toplamda 1 milyondan çok ölü ve 10
milyona yakın göçmen verildiği hesaplanırsa, 10-15 ülkelik gerçek bir savaşın
maliyeti, kabaca önceden bulunabilir: 25 yıl, 10 milyon ölü, 50 milyon göçmen.
Dipnot
2:
IŞİD
türü savaş olmaya savaş tanımı, IŞİD’in (Taliban, El Kaide, Hizbullah, vd gibi)
> 5 adımlık gidişinin 7. veya 10. adımında bambaşka bir savaş tanımı ve bir neo-Hasan Sabbah umuyoruz. Ancak nasıl ki Sabbah, psiko-tarih deyimiyle bir katır idiyse, bu da bir neo-katır
olacaktır.
Dipnot
3:
Bambaşka
bir savaş tanımı; silahsız ( = 11 Eylül gibi bambaşka silahlı) olacak, devlet
kurma ve kurmama isteğinin tuhaf bir biçimini veya amorfluğunu veya melezini içerecek.
(Not:
Sanıldığının tersine, bazı reel-katırlar
çocuk yapabilir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder