Bu PKK, böyle
değildi. İstediği sonuçlara varamayınca, hafiften zihinsel dağılmaya başladı
sanırım.
Uzunca
bir alıntı:
“Altı
aydır devam eden şehir çatışmalarında bölge halkından beklediği desteği
bulamayan PKK, Kürt sorununu Avrupa’ya taşımak için ‘büyük göç planı’
hazırladı. Plana göre, mart ayından itibaren çatışmaların sürdüğü ilçelerden
binlerce kişi batı illerine göç edecek. Ardından da Avrupa’ya geçiş için sınır
zorlanacak.
Aynı
anda, Kürt sorunu BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşlara taşınacak. Konu
ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın İstanbul’da gerçekleştirdiği görüşmelerde de
masaya yatırıldı. Türkiye, planla ilgili olarak ABD’ye bilgi verdi. Aynı konuda
Avrupa’ya da bilgi aktarılması öngörüldü.”
Sanki
bunu TC de yapmıştı ve plan elinde patlamıştı diye anımsıyorum. 1993 gibi yani.
O
sürecin sonuçları şunlardı:
Güneydoğu
boşaldı ama Kürt’süzleşti de. Onların yerine, bugün koruculuk yapan ve Kürler’le
kan davası taşıyan Orta Asya halkları geldi. Birden nedense, Osmanlı’nın
zorunlu iskan siyasetini anımsadım.
Benzeri
bir şeyi, Kürtler Ermeniler’e 1915’te yapmıştı.
Dağdaki
Kürt’e istediğini yaptırmakla, kentteki Kürt’e istediğini yaptırmak, aynı
şeyler değil. Kentteki hayır der ama dağdaki demez.
Kürtler,
büyükkentlerde Kürtçe’yi unutmak veya hiç öğrenememek, aşırı tüketicileşmek
gibi birçok kültürel dekadans yaşadı.
Kır
savaşı ve kent savaşı bambaşka şeyler. O nedenle nizami ordular, kentlerde
çuvallar. PKK, kırdaki taktiklerini kentte kullandı ve yanıldı.
Arada
örnek: 1971 gibi, koskoca İstanbul, kilometrelerce süren bir askersel şeritle
çevrilip, ev eve aranmıştı. Asker, jandarma, polis birarada bunu kentte hala
kolayca yapar, yaptı da. Sivilleri karantinaya alır, aç bırakırsın, direniş
çöker. Çöktü de.
1983
ruhu 2016’da yok, özellikle araya giren çözüm süreci denilen ertesinde.
Devam:
Kürtler’in
bir an önce 4 grup biraraya gelmesi ve kısa, orta, uzun dönemli plan yapması
gerek. Ancak önce uzlaşması. Ondan önce de biraraya gelebilmesi. Bu ise,
tarihte henüz vaki değil.
Geleceğe
doğru bir bakalım:
TC’den 4
milyon kişi yurtdışına gitti, 1960-1990 arasında. 1 milyonu geri döndü.
Bunların bir bölümü 100 halktan azınlıklar idi. Süryaniler geri döndü ama
Kürtler dönmedi.
Yani,
AB’ye giden halklar, ne Kürt olacak, ne PKK sempatizanı, ne de AB kültürülü.
1 milyon
kişi giderse sorun yok, 3 milyon kişi giderse, Güneydoğu PKK denetiminden
çıkar.
Ve bunu
PKK kendi eliyle yapıyor.
E tabii,
TC de ‘tavşana kaç, tazıya tut’ durumunda. ‘İstemem, yan cebime koy’ durumunda.
Son şoru
şu:
TC,
kimleri göçmen alacak?
Eğer
Suriyeliler’i Güneydoğu’ya yerleştirirse, çok değil 10 yıl sonra, Güneydoğu’da
Kürt yerine, Arap problemi olur.
Makul
yol / kaynak, yine Türki Cumhuriyetler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder