Salı, Ocak 19, 2016

Hannibal ve Gelecekbilim Monoloğum

Bugün Hannibal Sezon 3 Bölüm 4'ü seyrettim. Tenim acıdı. Hannibal'in parçaladığı 5 beden-zihin birbirleriyle yeniden karşılaştı. Uzun süredir, böyle açıkseçik olarak, 'Acı kere Acı' tanımı görmemiştim. Seri cinayet ile seri terörün birbirlerine bağlandığını bir yazıyla açımladım ama sanırım onu yayınlamayıp pas geçtim. Son 6 ayın, çok değil 1 aylık bölümünde, 5-6 bin kişi öte yana postalandı. Olay, nedensiz cinayet gibi, nedensiz terör ve nedensiz savaş durumuna geldi. Bunu bir savaşsever ve şiddetsever olarak belirttim. Hannibal'in de bu insanları darmaduman etmesi yalnızca bir kapris, politikacıların da o 6 bin kişiyi buharlaştırması yalnızca birer kapris. Kitle bunu görmüyor. Kitle ambale. Entelejensiya bir yerlere, bir şeylere ama kısaca yalanlara tutunma ve bağlanma arzusunda. Oysa çıplak gerçek ortada: Ölüm var ve nedeni yok.
+
Yani: Ölümlerden çıkarı olan yok ama tarihin var, çünkü doğum kontrolü eksik kalınca, ölüm kontrolü yoğunlaşır tarihte malumumuz. Elde kıtlık, salgın ve savaş var bahane olarak. Savaşı kullanıyorlar işte.
+
İlk ‘Korku’ dergisini okuduğum ve şiddetseverliğimi ilk gördüğüm 1969'dan 47 yıl sonra, 'according my design' tüm katliamların birer birer gerçekleştirildiğini görüyorum. Sanki tarihin Hannibal'i pozisyonunda imişim gibi hissettim kendimi.
+
Buna tepki olarak, ilkin duraladım, şaşaladım, üzüldüm. Şu an sakinledim ve seyrediyorum. En kötüsü daha başlamadı ve bakalım insanlar ne yapacaklar? Hep inkar ettiler, ediyorlar ve edecekler gibi...
+
Dolayısıyla, öz-raksımda boşluk basıyorum pompalıyorum kısa-geleceğe bir nota olarak, es değil, sessizlik değil, boşluk.
+
Görmeyi beklediğim şu: 1998 gibi, Karanfilköy-Armutlu’da bir yerde, tam da öyle olacağını hissettiğim ve anında öyle olan bir biçimde, 2 araç kafa kafaya girdi. İkisi birden yerden yükseldi ve geriye düştü. Sonrası sessizlik, araçlardan dumanlar çıktı. Asker kaçağıydım, işin içine girersem, polisle başımın derde gireceğini düşündüm. Durdum, yalnızca 1-2 saniye. Sonra koşa koşa gidip, parçalanan ufak aracın kapısını, yerinden sökerek açtım, sürücü gençkızı çıkardım. Sonra, sessizce uzaklaştım oradan. Fonda polis sirenleri falan. Şu an hissettiğim tam da o: Birini cehennemden çıkardım, cehenneme 10 saniye sigara molası verdirdim. Bakalım, işleyecek mi? According to my design.
+

Gelecekbilim manifestosu: Her meleğin, şeytanın veya insanın, geleceğe istediği tuşeyi verme hakkı vardır. Sonra bedelini öder ayrı konu. Benim tuşem de bu: According my design: Hannibal deyişiyle: Topa hafif falso vermek iyi olur.

Hiç yorum yok: