Çarşamba, Ocak 27, 2016

Sivil Terör ve Dila Karam

Hislerle yazı yazmak, insanı dezenformasyona götürür. Karam’ı da götürmüş:
“O saatte o sokakta, o caddede; her sokakta her caddede ve her meydanda, her şehirde, genç yaşlı her kadının; olmaya, durmaya, yürümeye, koşmaya, hakkı vardır.”
Bir kere burada haktan söz edilmiyor.
‘Kadın’ yerine, ‘erkek’ veya ‘insan’ koy ve ‘o’ de, Türkiye’nin ve İstanbul’un belli yerlerinde belli zamanlarda o olarak olamazsınız. Dünya ağır siklet karate şampiyonu olsanız da böyledir. Taksim’de bir SAS komndosu bıçaklanarak öldürüldü, bunu unutmayalım, üstelik katil tinerci, akli yetersizlik nedinyel az ceza alıp da kurtuldu ve hala ortalıklarda dolanıyor.
Burada, gerçekten söz ediliyor.
Burada, sivil terörden söz ediliyor.
Bu kentin sokaklarında kezlerce ölecek veya öldürülecek durumlarda kaldım. Hala sağım ama kaçarak ve sonra da oralarda bulunmayarak sağım.
Kaçmak korkaklıktır veya değildir ayrı konu ama korkaklık (artık) sağ kalmanın bir önkoşuludur şimdi ve burada.
Çünkü, sivil terör vardır.
Bir anarşist olarak, devletsizliğin sonuçlarını dehşet içinde izliyorum.
Çobansız koyun sürünün kurtlaştığını görüyorum.
Et yiyen koyunlar görüyorum.
O nedenle Karam, dezenformasyon yapıyor, takıyye yapıyor, his şikesi yapıyor.
Çözüm var mı veya varsa ne?:
A)    Sürüyü gömmek

B)     Duruma hiç aldırmamak

C)     Faşizm veya engizisyon ki ona çabalanıyor ama becerilemiyor

D)    Kaçmak veya ortalıkta dolanmamak

E)     İntihar
Liste uzar gider.
Benim yaptığım ise, izleyip, geleceğe ders notları almak.
Haa, bir de sağ kalmak. Her durumda ve daima.

Haa, bir de yazmak. Her durumda ve daima.

Hiç yorum yok: