Benim
bağımlılıklarım neler?
Yaşamımdan
hiç çıkaramadıklarım ise, yazmak, okumak, film seyretmek, olur. Müzik o kadar
değil.
Gelecekbilim
konusu, okurken olsun, yazarken olsun, artık bağımlılık oldu gibi.
Tuhaf
bir ikilem var:
Gelecekbilim,
artık tam-bilim ve nesnel alanda. Bu da beni ona öznel bağımlı kılıyor.
Hesaplar(ım)ın
tutmasına 40 yıldır hala şaşırıyorum. Bu, epistemik
aşksal bağımlılık ama ondan biraz nüansssal farklı.
Bu
açıdan sinema yazmak, yavaş yavaş bağımlılık dışına çıkıyor.
Nedeni
belli:
Aldıkça
doz aşımı ve etki aşımı yaşadıkça, bağımlılık artıyor ve sonra tersi de.
Ölüm(üm)
somutluğu da artık bir tür bağımlılık. Dosdoğru ona doğru gittiğimi görüyorum.
Ambale olmuş olarak, gözlerim ona kilitli gibi olarak.
Tüm
bunlar, ne yaşamımı, ne de zihnimi çarmıha germiyor.
O
nedenle durumum, bağımlılık dışında genel olarak.
Aşk
bağımlısıydım. Özgürlük bağımlısıydım. Savaş bağımlısıydım.
Artık
hepsi, yavaş yavaş yumuşuyor ve pastelleşiyor.
Yaşlılık
bu zaten:
Bağımlılığın
bile zayıflıyor.
Tutkuların.
Libidon.
Öfkem ve
nefretim bile yumuşadı ama onda Nervium’un etkisi çok. Manda uyutan dozlar
kullandım çünkü. 6 yıl, hemen herkeste bağımlılık yaparmış o ilaç ama bende
yapmadı.
Dolaylı
olarak, uykuya da bağımlıyım. Benim tek gerçek-ilacım o çünkü.
Tüm
bunlara bakınca, bir bölümü olağan geliyor ama bir bölümü kültür(ümüz)
nedeniyle, çılgıncasına olağandışı gitmiş gibi görünüyor gözüme.
Tersini
zaten hep merak ederim:
Çok
statik bir yaşam sürebilseydim, neler olmuş olurdu acaba?
Sonuçta,
tek bir yaşamım oldu. O da metamorfozlarla dol(d)u. Bu metamorfoz olayı,
bağımlılık konusunu bambaşka açıdan ele almayı gerektiriyor ama kendim dahil,
bunu yorumlamasını becerene raslamadım henüz.
Not:
Metamorfoz bağımlılığı olur mu örneğin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder