Pazartesi, Şubat 29, 2016

1'den Sonrası İstatistik

Çok faşizan bir söz gibi durmakta bu sav. Oysa, öyle olmayabilir pekala.
İstatistik nedir?
Bir bilim dalı.
Yani:
1’den sonrası bilim.
Yani:
1 insanı yazarsanız öykü olur, 10 insanı yazarsanız roman olur, 10 bin insanı yazarsanız toplumbilim olur, 100 milyar insanı yazarsanız tarih olur, doğmamış 1 trilyon insanı yazarsanız gelecekbilim olur.
Herkes insanı yazmaktan söz ediyor.
İnsanı yazmak var, yazmak var.
Bilim de insanı yazıyor.
Sanıldığının tersine sanat, insanı yazmıyor. Klavyesine kuvvet, insan hakkında sallıyor yalnızca. Hisler dahil.
Yaşar Kemal romanında, 50 sayfada 1 kelebek havalanınca, çok mu insansı oluyor, çok mu hissi oluyor?
Denir ki roman çıktığında, gazete yaygın değildi, roman o yüzden malumat da içerir.
Küllüm mafiş.
1850’de gazeteler yaygındı. En azından Avrupa’da. Roman da, zaten Avrupa’da çıktı, Nauru’da değil.
Nauru’da o zaman korsanlık vardı, korsanlığı da Jack London taa 1900’de yazdı ancak.
Yani, romanın insanı anlattığını, işinin o olduğunu savunanlar, dezenformasyon yapıyorlar.
Naturalist romanlar yazıp emekçileri anlatan Zola da, proleteryadan hiç hazzetmiyordu zaten.
Yine sanıldığının tersine, sanatın dezenformasyon lüksü de yok, hakkı da.
Nitelikli dolandırıcılık olur o zaman sanatın yaptığı.
Marc Ferro eksi zekalısının ve eksi bilgilisinin savunduğunun tersine, marksist realist sinemacı Eisenstein, ‘Potemkin Zırhlısı’nda yalan söylediği zaman, yani gerçek geminin o öyküdekine benzer hiçbir yanı yokken, sanat ancak nitelikli dolandırıcı olabilir. Hümanist falan değil.
Blogcular da öyle.
İster sanatçı, ister bilimci olsun, blogcu önce doğruyu yazacak.
1’den sonra istatistik doğruysa, onu da yazacak. Faşist damgasını yemeyi de göze alacak.
İmza:

Faşist sayılan blogcunuz.

Hiç yorum yok: