Aşağıdaki
alıntıyı üzülerek Cengiz Çandar’ın yazısından yapıyorum:
“Umberto
Eco: Eğer aydından elleriyle değil, sadece kafasıyla çalışan birisini
kastediyorsanız, o takdirde bir banka görevlisi aydındır, Michelangelo ise
değildir… Bana göre, aydın, yeni bilgi
üreten herhangi bir kişiye denir… Eleştirel yaratıcılık (yapmakta olduğumuz
şeylerin eleştirilmesi ya da onların daha iyi yapılabilmesinin ortaya
çıkartılması), aydın işlevinin tek ölçüsüdür.”
Kendi
içinde eksiklik, yanlışlık ve ikilem taşıyan bir saptama.
Doğrudur,
insanlık tarihinin tüm yaratıcılıklarını, 100 milyar kişide 100 bin kişi, yani
milyonda bir oran yapmıştır.
Ancak,
örneğin Pisagor Teoremi’nin bilmem kaçıncı kanıtını yaratan biri, bir evkadını
imiş, dahi falan değil.
Bir
insan, dahi de olsa, aydın da olsa, yaşamının belki binde birinde, belki yüzde
birinde yaratıcılık yapar. Yani, 30 bin günde 30-300 gün ( x 24 saat) gibi.
Einstein,
Görelik Kuramı’nı kurmuş olsa da, hem bunu az zamanda yaptı, hem de kalan çok zamanda
bilimsel bilginin önüne duvarlar ördü. Rolünü daha da abartıp, kendi
kuramlarının yanlışlığını gösteren birinin verilerini hasıraltı etti.
Yani,
yaptıklarını bozdu.
Birinci
ve ikinci sorun bu tanımda.
Sonra;
Eratosthenes gibi, Rohmer gibi, Kaluza gibi dahiler var. Bugün Einstein’ın adını
herkes bilir ama onun yanlışlarını gösteren Kaluza’nınkini bilmez pek.
Aristo’yu da herkes bilir ama Eratosthenes’i de bilen daha da azdır. Rohmer’i
se, ancak bilim tarihçileri bilir. Herkes Pisagor’u bilir ama o teoremi yaratan
ilk Sümerli’yi bilmez, kayda geçmemiştir çünkü.
(Aydın,
bilinmek zorunda mıdır, ayrı soru ve konu.)
Eleştirel
yaratıcılık, daha çok sanat alanı için geçerli. Bilim için, güneşin altında
söylenmedik söz söylemek, paradigma
değiştirmek demektir ki o da tarihte ancak 3 kere zirve oldu hepi topu.
Sıfırın
icadı, birinkinden 3 bin 500 yıl sonra oldu. Tarihte onu yalnızca 2 kültür icat
etti ama biri (Mayalar) tekerleği bile icat edememişti, çünkü tekerlekli
arabayı çekecek hayvan yoktu oralarda.
Cebirin
icadı, aritmetiğinkinden 4 bin yıl sonra oldu. Kalkulusun / analizin icadı,
ondan 650 yıl sonra oldu. 350 yıldır da, yeni matematik dalı, gerekmesine
karşın, icat edilemedi.
Üçüncü
sorun bu.
Yani,
ara-özetlersek:
Aydın
bireyler gibi, aydın kültürler de var
ve epeyi nadir oluşuyorlar, rönesanslar gibi: İşin kötüsü rönesanslar,
engizisyonlarla eşlenik olabiliyor bir kültürde.
Not:
Bunu,
Eco engizisyonla özel olarak ilgilendiği için belirttik.
Oradan
devam:
Yine
Eco’nun sevdiği, İtalyan olan, Hristiyan kültürüne Aristo’yu evirip çevirip
sokan Aquinolu Thomas yüzünden de, engizisyon oluştu, çünkü nedense Aristo
Mantığı, tek tanrılı dinlerde, pek bir Büyük Engizitör kaçtı.
Yani:
Aynı
kişi, hem rönesans, hem engizisyon yaratabildiği için, hem aydın, hem de
karşı-aydın ve Aydınlanma düşmanı olabilir, oldu da.
Dipnot:
Alıntıyı
yaptığımız Çandar, tam da dezenformasyon uzmanı olduğu için, bu metin cuk
oturdu yerine.
Biz de,
doğruları gösterme derdiyle, engizisyon
imcisi oluverdik işte.
Eco’nun,
zihin kullanmayla bilgi üretmeyi birbirinden ayırması da ilginç.
Kastını
aşan bir durum imliyor bu da.
Ar-ge’ciler,
bütünün içinde yitmiş parçalar oldukları için, çalıştıkları projenin ne
üreteceğini bilemezler. Çarkı bilirler de, makinayı bilemezler yani.
İşte,
çıkış sözünü oraya bağlayalım dedik:
Eco, bir
felsefeci olduğunu söylemiş.
Oysa
kendisi, (metafizik dahil) ne ontolog, ne fenomenolog, ne de epistemolog idi.
Çok iyi
bir Orta Çağ yorumcusu idi yalnızca ki o da tarihçiliktir (alla italiana) ama
bir tarihçi olarak, Orta Çağ’ı Dünya Sistemi içine yerleştirmeyi hiç düşünmedi:
Felsefeciler tümel peşinde dolanır, Eco burada da ıskaladı felsefeci olmayı.
Yani:
Bu
anlamıyla, kuğu şarkısı ve en iyi eseri, 3-6 ciltlik, önsözünü kendisinin
yazdığı, İtalyan işi ve yorumlu, 80 yıl gecikmeyle Annales Okulu’na yanıtlı, Orta
Çağ derlemesiydi.
Oysa
herkes, onu ‘Gülün Adı’ ile anımsayacak.
Dipnot:
Buradaki
anlamıyla, ‘Gülün Adı’ndaki nominalizm (yani gülünadıcılık), felsefe değil, dindir, bizim hurafilik gibi, tam da
(az da olsa) engizisyon türü din.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder