Şu anki
bilimciler, İstanbul düşerken meleklerin cinsiyetini tartışan Bizanslı
bilimciler / ulema gibiler.
Efenim:
Yerçekimisel
dalgalar ve yerçekimi dalgaları ayrı şeylermiş:
Oysa,
ikisi de bir şeyi büküyor ve bükülenin zaman-mekan’ın kendisi veya madde
olmasının bir anlamı yok, çünkü bu denklem(ler)de zaman ve mekan da, yerçekimi enerjisinin / ışımasının denkleminin
bir parçası çünkü (‘P x V = N x T’de yerçekimi de var, kütle yok ama yerçekimi
var, yani yerçekimi dalgaları, o denklemi değiştirir, denkleme dahil olan ama
burada gösterilmeyen R üzerinden ama o ayrı konu.)
Totolojiye
ve demogojiye bakar mısınız şimdi ve burada?
+
Google
Group monoloğum bu konuda:
“2
gündür bu konuyu okuyorum. Dalganın boyu ve genliği belli değil, enerjisi de.
Tek kesin anladığım ve çıkarsadığım, karanlık enerji sanılan şeyin, uzay zaman
bükülmüşlük enerjisi olmuş olabileceği ve bunun eldeki denklemlerde pek yerinin
olmadığı. Öyle olduğunu düşünen var ama en azından Einstein değil o. Bir de, Aristo-Euclid
ikilisi (mantık-geometri) durumunda gördüğümüz üzere, paradigmalar farklı
disiplinlerde olunca, kapsamları ve kaplamları pek çakışmıyor ki bunu 20.
Yüzyıl öncü sanat akımlarının farklı sanat dallarındaki dillerinden ve
durumlarından biliyoruz. Hayır, ukalalık
etmiyorum veya kafa karıştırmıyorum. Benim sorum şudur: Eratosthenes'in
hesaplamalarını, 1.800 yılda neden herkes inkar etti (epistemik olarak)? Zaman,
(Einstein'ın sandığınca) mekanın denklemi değil, yerçekimi yok, bağımsız olarak
yok, Evren'i genişleten anti-yerçekimi kuvvetler onu geçerken yok ki en güçlü uzun aralı güç yerçekimi
sayılırdı bir zamanlar.Yani, başka bir şeyin denkleminin parçası o. Tıpkı,
Einstein'ın denklemlerinin Newton'cu (ve başka bir şeyin parçası) olduğunu
kanıtlayan / gören Feynman gibiyim şu an: Ve bağırıyorum: Einstein düzüldü,
Einstein düzüldü. Nokta.
Not:
Ayrıca gözlemin güvenilirliğini epeyi sorguluyorum: Tarihi Eylül 2015, Şubat
2016 değil. En önemli mavra şu: Eğer yerçekimi dalgaları böyleyse, ışık hızı
makro (ama orta) ölçekte aşılabilir demektir. 3-30 Güneş kütlesinin birleşen
kara deliklere yakın ortamda yaratacağı (bu durumda 1 milyar yıl önce yaratmış
olduğu) zaman-mekan kısadevrelerini düşünün bir, derim.”
+
Şaka
yapmıyorum.
Olayın
tarihsel perspektifi:
Beni
Einstein, Planck ve Heisenberg hiç ikna edemedi.
(Işık
hızı Şişme Dönemi’nde geçildi, bütünden büyük parça tanımlı ve belirsizlik
ilkesindeki uzay ve zaman parametreleri birbirinden bağımsız değil.)
Bir de
Marx, Darwin, Freud.
Buna bir
de, Aristo, Euclid, Newton (mantık, geometri, fizik ki bu üçlü en sağlam
trilemma oluyor böylelikle) triyalektiğini de ekleyip, triyalektik trilemma tanımladım, 10 yıldan fazladır önce.
+
Asıl
espri şu:
Einstein
haklı çıktı sanılıyor ama Einstein haksız çıktı aslında.
Zaman
mekanın denklemi değil, bir.
Işık
hızı aşılabilir, iki.
Ne kaldı
geriye?
Onu
Newton kakan Feynman gerisin halletmişti çoktan.
(O
dersin 30-40 yıl falan, hasıraltı edildiğini belirtelim.)
+
Bunu
göreceğimi ummazdım doğrusu.
Eratoshtehenes epistemik eksodusu
ile onun duvarlaştırılmasının aynısını yaşıyoruz şu an.
+
Kari’ye
soru 1:
Dünya’nın
yarıçapını biliyoruz.
Güneş’in
yarıçapını nasıl hesaplarız?
Kopya çekerek
beni kandırabilirsiniz ama kendinizi değil.
+
Kari’ye
soru 2:
3-30
Güneş kütlesi yerçekimi enerjisine dönüşüyor. Bu, o 2 kara deliğe yakın ortamda
hangi etkileri çıkarsar?
Bencesi:
Bir:
Işık hızından hızlı yolculuk.
İki:
Karanlık enerji’nin uzay-zaman’laştırılması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder