Cuma, Şubat 19, 2016

Çokişli (Multitasking) Beyin

Not: Bu, çokdisiplinlilikten farklı bir şey.
Şöyle bir sav var:
“Multitasking’in en azılı tetikleyicisi posta kutularımız.
Durmak bilmeyen posta kutusu bildirimleri efektif IQ’muzu 10 puana kadar düşürebiliyor! Kesintisiz bir gönder-al hali, sağ alt köşede çıkan önizlemeler, telefonlara gelen bildirimler sebebiyle asla tam olarak dikkatimizi ve zekamızı toparlayamıyoruz.
McKinsey Global Institute Study’ye göre, insanlar bir iş haftasının %28’ini sadece e-posta kontrol ederek geçiriyor, inanılmaz...”
İyi de, e-posta okuma da yazma da, sözel zekanın kullanıldığı bir alan. Büro işlerinin % 95’i falan ise, zaten sözel zekaya dayalı.
E-posta okumaktan konsntrasyon bozuluyorsa, noa da saat tahsisi edersin, olur biter. Ki zaten e-postaların yine % 90-95’i şirketiçi yazışma. İşlevsiz e-posta yazan yöneticileri kovsunlar o zaman.
Gerçek çokiişlilikten ise şunu anlıyorum.
Film seyretmek, müzik parçası dinlemek, bilgisayar oyunu fagmanı izlemek, modern dans koreografisi izlemek, hep farklı duyu-dilleri kullanmak demek.
Yani, bunların peşpeşe yapılmasını anlıyorum çokişlilikten.
Bu da, 3-4 dakikada bir beyne zevk hormonu salgılatıyormuş. E, bunun da sakıncası yok.
Şu yani kötü yalnız:
“Beynimize algılaması için aynı anda birden çok şey yüklemek ve sürekli vites değiştirmeye mecbur etmek bize bol bol kortizol salgılatıyor. Tabii bu da beyin yorgunluğu yaratıyor ve böylece daha günün ortasına gelmeden zihnen bitmiş hissedebiliyoruz.”
Bende bu var kabul ama.
Bir de şu var ama:
Kronik ürtikerim var ve bunun için de arada bir kortizon alıyorum. Onun yan ürünleri de gün ortasında bitkinlik yaratıyor. Almayınca da, Puik gibi kaşınıyorum sürekli.
Çıkış:

Bunun çokdisiplinlilik versiyonunun da çalışılması gerekli.

Hiç yorum yok: