Pazartesi, Şubat 08, 2016

Murat Belge’ye Kuvvet Şurubu

Belge giderek, bırakın elifle merteği birbirine karıştırmayı, elifle merteğin ne olduğunu unutmaya başlamış.
Kendisi şöyle demiş:
“Türkiye’nin ya da Türkler’in bin yıllık tarihine ve tecrübelerine baktığımız zaman orada demokrasiyi uzaktan yakından andıran herhangi bir şey gözümüze çarpmıyor ama despotizmin, keyfiliğin, kıyımların ve idamların her türlüsünü görüyoruz. Bunun böyle olmasının ‘tek’ değil ama önemli bir koşulu da bin yıllık tarihte ‘kuvvetler ayrılığı’nın değil, Tayyip Erdoğan’ın kullandığı deyimle, ‘kuvvetler uyumu’nun geçerli olmasıdır.”
Türkler’in konsensus resmi tarihi, bin değil, 1.450 yıllıktır. Belge, önce sayı saymasını öğrensin.
Demokrasiyi bilmeyiz ama kadın hükümdar tarihte nadiren görülürdü ama Türkler’de de, en despot sayılan ülkelerden olan Çin’de de vardı.
Şura, İslam döneminde hep vardı. Ulema ve eşref de hep vardı.
Gelelim kuvvetler ayrılığına.
Bu konu hep yanlış ve eksik tanımlanıyor:
“Kuvvetler ayrılığı, devlet organları olan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları, bir devlet yönetim modelidir.”
E, kolluk kuvvetleri nerede, kolluk kuvetlerinin birbirinden ayrılığı nerede?
Yasamada, TBMM’yi aşan, global ve uluslararası kurallar var, altında da TC’nin imzası.
Örneğin, Fransa kalkıyor ve İnsan Hakları Evrensel Bildergesi’ni askıya alabileceğini açkılıyor ve bu hem anayasabsına, hem de AB kurallarına aykırı. Kimsenin sesi çıkmadığı için de, işin cılkı cıkacak.
Devam:
YSK, Danıştay, Sayıştay gibi denetçi kurumlar var ki bunlar yürütmeden çok çok daha işlevseller.
Yasamanın yetmediği kabul edildiği durumlar için, AYM ve Yargıtay var.
Yani, tuvvetler ayrılığı kadar, kuvvetler kademelendirmesi de var, sistem-içi düzeltme de var.
Osmanlı’ya baktığımız zaman, doğru dürüst yasa kitabı göremeyiz. İçtihatlar vardır. Onlar sözlü gelenekte oluşur. Eskiyince, yenileri oluşturulur.
Yani bir tür, yasama yok da, yargı var gibi, bir durum vardır.
Sonra, ABD’de bakanlar tayin edilirler. Seçilmezler. Kisme de, bu yüzden ABD’de demokrasi yok demez.
Gelelim Erdoğan’a:
O başkanlık dediğinde de, kuvvetler uyumu dediğinde de, kendisin kurtarmayı düşünüyor yalnızca. Bir sistem düşünmüyor. Kara düzen gidiyor. Hep de öyle gitti.
Sonra:
Hakim, milletvekili ve bakan arasında ne uyumu olacak ki?
Burada sözkonusu olan şu:
AKP, 17 / 25 Aralık’yı yapan hakimleri içeri atma hakkını kendinde görüyor o kadar. Bunun kuvvet uyumuyla hiçbir ilgisi yok.
Belge, bunları bilmez mi?
Bilmiyormuş demek ki.

Onu Erdoğan değil, Belge’nin kendisi yanıltıyor, bildiğimiz takıyye yapıyor kendine, iktidara bağlanan tüm entelejensiyanın başına gelen bir şeydir bu.

Hiç yorum yok: