Pazar, Şubat 07, 2016

Alternatif: Hristiyan, Musevi, Müslüman ve Ateist

Bu metin, poliyalektik bir izlekte gidecektir.
Poliyalektiğin bir diyalektik dikmesi, yeni / küçük/ marjinal / farklı bir parti olan, Almanya’daki Alternatif Parti’nin dini-politik çizgisine şerhler eklemek olacak.
Poliyalektiğin diğer bir diyalektik dikmesi, Serol Teber üzerinden öğrendiğim, toplama kampısal, ‘müslümanlaşma’ terimine zeyller eklemek olacak.
Poliyalektiğin diğer bir diyalektik dikmesi, Mentor-Telemakos dikmesine yeni yorumlar getirmek olacak.
Bunlar ana dikmeler olurken, diğer küsurat dikmeler de olacak ve imlenecektir.
Başlayalım:
Almanlar’ın Germen barbarlığının tuhaf bir tarihi var:
Roma’ya hiç yenilmediler.
Ancak Germenler, ilk ulusallaşan Alman kabilesi ya da kabile topluluğu değil. Öyle olanlar Suebi’ler ama onlar da zamanla yenilmişler.
Germenler de, Roma yıkılınca, kurdukları ilk devlete Roma-Germen adını verdiler.
Artı, Naziler’in sarıkafaseverliğinin nedeninin kökeni, yaşam çarkı svastikalarını alıp, Nazi gamalı haçı yaptıkları Hindu, Ari, İndo-Avrupa, Kuzey Hindistan kültürü değil, Vikingler.
Vikingler, Germenler ile ilk melezlenince de, ortaya Rus kabilesi çıkmış. Germen-Rus tepişmesi, 2 bin yıldır süregidiyor yani. Hala da öyle üstelik.
Dolayısıyla, Alternatif Parti’nin AB karşıtlığının doğru versiyonu, AB’ye girmek isteyen İzlanda, AB üyesi olan İsveç ve AB üyesi olmayan ve bunu reddeden Norveç ile Viking Birliği oluşturmak. Onu da, en az Germenler kadar faşist olabilmiş Norveçliler, AB’ye hiç girmeyerek halletmiş oldular çoktan. Rusya ise, hala AB peşinde.
Buraya kadarı, birinci dikmenin açılımı oldu.
Teber, Türkçe’ye toplama kampı psikolojisi açılımını ve oradaki Müslümanlaşma terimin kazandıran kişi.
Ancak, sonradan açıklayacağım biçimde, Telemakos’larımdan biri, bana yepyeni müslümanlaşma açılımları kazandırdı.
Germenler, toplama kamplarını kurduklarında, Hitler’i Tanrı olarak benimsemiş ama aslen Hristiyan olanlar, Museviler’i tümüyle ticari nedenlerle oralara tıkıp, mallarına el koydular ki İspanya, bunu Endülüs zamanından kalan Müslüman ve Museviler’e aynen yaptı 1500’lerde. Yani, bu da bir tür Protestan ahlakı ama bunu (o terimin mucidi) Weber açımlayamazdı. Ya da bu, Müslümanlar’ın cami altına ticarethane açması gibi bir şey.
Teber’in Müslümanlaşma’sında Musevi, toplama kampında ölmeye yatacağına, kampı çevreleyen elektrikli dikenli tellere yürür. Elektrikten önce, muhafızların makinalı tüfek mermileri öldürür gönüllü kurbanı.
Yeni alıntılar şunlar: Frankl’ın kitabındanmış:
Sayfa 38: "Do you know what we mean by a 'Moslem'? A man who looks miserable, down and out, sick and emaciated, and who cannot manage hard physical labor any longer . . . that is a 'Moslem.' Sooner or later, usually sooner, every 'Moslem' goes to the gas chambers. Therefore, remember: shave, stand and walk smartly; then you need not be afraid of gas."
Sayfa 65: "When we arrived the first important news that we heard from older prisoners was that this comparatively small camp (its population was 2,500) had no oven, no crematorium, no gas! That meant that a person who had become a ‘Moslem’ could not be taken straight to the gas chamber, but would have to wait until a so-called ‘sick convoy’ had been arranged to return to Auschwitz. This joyful surprise put us all in a good mood."
Sayfa 73: "All else about us, i.e.. the rags hanging from our gaunt skeletons, was only of interest if we were assigned to a transport of sick patients. The departing ‘Moslems’ were examined with unabashed curiosity to see whether their coats or shoes were not better than one's own."
Aşırı aç, zayıf, güçsüz olanlar da Müslüman sayılırmış ve Museviler müslümanlaşmış kendi dindaşlarının mallarını, onlar ölmeden önce, üzerlerinden yağmalarlarmış.
Ki bu, Primo Levi’nin konuyla ilgili kitaplarını iyi açımlıyor.
Ki bu, eleştiri ve özeleştiride yarıyolda istop eden Arendt’in konumunu da iyi açımlıyor: Eşkenaz Musevi olarak, daha niteliksiz Musevi Seferadlar’a karşı, İsrali devletinin içindeki tutumu.
Buraya kadar, ikinci dikmenin açılımı oldu.
Gelelim Mentor ve Telemakos’a:
Benim Telemakos’lar, hep beni internet üzerinden bulular. Sorular sorarlar. Bu metni bana yazdıran sonuncusu hariç, hiçbiri beni dinlemedi, yani kendi sorularının yanıtlarını. Ben de diyaloğu kapattım.
“Ben maalesef cahil baba tarafından meslek lisesine ikna edilmiş biriyim. Fakat hep Bilim ve Teknik dergisi okurdum... Anadolu'nun bir köyünde doğdum ve yetiştim. 80'lerin sonu 90'ların başı, köyün 'bombacı mucidi' olan benden 3-4 yaş büyük kendi kendine deneyler yapan bir abimiz vardı.  Sonra ailesi bunun Bilim ve Teknik dergisi okumasını ve deneyler yapmasını engellemeyi başardı. Hem de hiç zorlanmadan; Sızıntı dergisi sayesinde. Şimdi o 'bombacı mucit' Sızıntı FETÖ'ye karşı sıkı bir AKP taraftarı! :)”
Benim okuduğum AFL’yi de, sonradan Fethullah ele geçirmişti zamanında. Ne tesadüf ama. Bir de beni mahkum ettirmişti.
Bir anekdotla konudan çıkış:
2006 gibi Türkçe’de ilk kez gelecekbilim yayınlamaya başlayınca, Türkiye Fütüristler Derneği’nin o zamanki başkanı beni ve dağdaki bir çobanı keşfetmişti. Onu favori niyetine tercih etti.
Buraya kadar, üçüncü dikmenin açılımı oldu.
İşte normal beyinler, olağanüstü beyinleri müslümanlaştırır.
Normalleşmiş ve uzlaşmış Einstein olsa bile. O da Kaluza’yı yok eder ya da etmeye teşebbüs eder.
Musevi ve (Çekçe veya Yidce değil) Almanca ana dilli olan Einstein, atom bombasının ABD’ce yapılıp Almanya’ya atılması için, başkana mektup yazdı. Bomba yapıldı ama kabak Japonlar’ın başına patladı, 2 kere hem de. CIA de, eski Naziler’i işe aldı, hatta bir bölümü FBI’da Einstein için dosya bile tutmuştur kesin.
Türkler 1700-2000 arasında gerileme dönemi yaşadı.
Şu an, taa 1920 hayalimiz olan, Musul’a ABD desteğiyle girdik sayılır. Tabii, nasıl ki 40 küsur yıldır Kıbrıs’tan çıkamadıysak, oradan da çıkamayacağız.
AKP’nin % 50’si, % 2 resmi ateist, % 30 resmi laik, % 10 resmi Alevi için, toplama kampı ve kremataryum / Sivas şıklarını tasarlıyor.
Müslümanlaştırma niyetine...
Barbarlık unutulabiliyor, yeniden anımsanabiliyor, barbarlık hamlamış ve sırasını savmış olunabiliyor.
En kestirmesi:
Barbar-uygar ayrımı kalmadı. Gri var. Bilim, sanat, düşün yok.
AB artık uygar değil. ABD hep barbar idi.
Yani:
Yerden göğe küp dizseler, en alttakini çekseler, seyreyle gümbürtüyü...
Seyreyliyoruz barbarlığın ve Yeri Orta Çağ’ın gümbürtüsünü...
Çıkış:
Kaç yüzyıl sürdüğü önemli değil ama barbarlık ve Orta Çağ, rönesans için yıkımla fermentasyon sağlar. Eski kültürler çürür, analizlenir, sonra harmanlanır.
11 Eylül 2001’den beridir olanlar, tam da bunlar...
Yani:
Einstein’lar Nauru’ya...
Kaluza’lar inzivaya...
Telemakos’lar ve Eratosthenes’ler İskenderiye Kütüphanesi7ne...

Mentorlar mezara...

Hiç yorum yok: