Kerem
Çalışkan, Odatv’de böyle bir duruma doğru gittiğimizi yazmış:
“Moskova’da
güvenlik uzmanları, şimdi bir Türk-Rus savaşında taktik nükleer silahların
kullanıp kullanılmamasını tartışıyor…Tartışmayı ABD’deki veteranstoday.com
sitesi günü gününe yansıtıyor...”
Yapsınlar,
tebrik ederim, TC benim ülkem olsa bile.
TC,
Rusya’nın uçağını vurarak, gerçekten tarihe geçti. Rusya da, TC’yi nükleer
silahla vurursa, tam tarihlik bir olay yaratmış olur.
Bu,
mümkün mü?
Bir gelecekbilimci
olarak söylersem:
5 yıldan
önce mümkün değil.
Ancak,
kesin olan şu:
TC’nin
de zarar greceği bir biçimde, TC, Irak ve/ya Suriye’de nükleer silah
kullanılacak. En geç 25 yıl içinde. SU’dan çok, Şişko Çocuk’tan az.
Bunu
Rusya mı yapacak?
Bence,
Araplar veya Çeçenler aday adayı asıl, Müslümanlar yani.
Tarihin
ilk (ve belki de son) canlı nükleer bombası olabilirler onlar. Ölenin bunu
bilmesi gerekmez tabii ki.
Putin 8
yıl daha başta. Putin bunu yapamaz değil, bunu yapmaz. Sonuçta bir KGB
mensubundan söz ediyoruz, tımarhane kaçkınından değil.
Dolayısıyla,
bizi burada ne değil de, nasıl ilgilendiriyor daha çok:
“Alexandrov,
Türkiye’de öncelikle ‘askeri hedeflerin, yönetim merkezlerinin, karargahların,
havaalanlarının, silah depolarının, ulaşım ve iletişim altyapısının’
vurulmasını ve Türkiye’nin askeri gücünün çökertilmesini istiyor.
Bu
hedefler arasında İncirlik, Diyarbakır vb. gibi askeri üsler ilk akla gelenler…
Ancak
‘yönetim merkezleri’ deyince, acaba Ankara’da Genelkurmay ve Türkiye’nin asıl
yönetim merkezi Erdoğan’ın oturduğu Saray’ın da bu hedefler arasında olup
olmayacağı bilinmiyor…”
Sivi
hedef yok görüldüğü gibi hedefler arasında. Sonuçta Putin, Rus Patrikhanesi’ni
İstanbul’a taşımak istiyor, İstanbul’u Yeryüzü’nden silmek değil.
(Rahmetli
Saddam da, Kuveyt’i kendinin sanıyordu.)
Ve
inanın ve emin olun ki bu konuda Putin ile işbirliği yapacak AKP seçmeni çok
çıkacaktır bu ülkede. 1969-2002 arasındaki 35 yılda TİP, CHP, ANAP, DYP
(Çiller), GP (Uzan), AKP biçiminde oy vermiş bir seçmen profilinden söz
ediyoruz şimdi ve burada.
Savaşları
harp zengini olma vesilesi sayan, ‘1
koyup 3 almaya eğilimli’ çobanlardan söz ediyoruz burada. 2003’ten sonra Kuzey
Irak’ta 1 milyon ölüden para kazananlardan söz ediyoruz burada.
Gelelim
askeri strateji irdelemesine:
TC’nin
tüm askeri gücünü felç etme eğilimi, olsa olsa Pearl Harbour sonucunu çıkarsar
ve uyuyan canavar cüce-dev melezini
uyandırır gibi.
Kaldı ki
Rusya’nın yok etme iddiasında olduğu IŞİD, o koşulda durumdan feci kendine
vazife çıkarır ve askeri desteksiz tüm sivil merkezleri birbirine katar.
Rusya’nın göremediklerinden biri bu bizce.
Yani, bu
bir düello değil poliello.
Rusya’nın
yanında Çin.
TC’nin
yanında az AB, çok ABD.
O sırada
1,5 milyar Müslüman, ıslık çalarak havaya bakmaktadır fonda.
Gelecekbilimci
ve TC vatandaşı olarak, kendi hesabıma şunu derim:
Vuracaksa
TC’yi, Rusya vursun. Asılacaksan, kaliteli sicimle asıl yani.
Açıkçası
bu sırada NATO’nun da, 5-6 ay gecikmeli tepki göstereceğini ve bunun da ‘de
facto’ tepkisizlik olacağını önceden belirtmiş olalım.
Anımsayalım:
NATO /
BM kuvvetleri, Bosna’da katliama seyirci kaldı. Çünkü, askerlerin üzerine silah
çevrilmişti ve onlar da geri çekildiler.
Sonuçta,
haberin kaynağı Odatv ve onun da çizgisi şu anda belli.
Zaten şu
geçersiz saptama yeterli:
“Erdoğan
ve Türkiye Rus uçağında olduğu gibi yeni bir tuzağa çekiliyor…”
İyi de
Erdoğan, 7 Haziran 2015 akşamından beridir savaş şıkkını seçti. Ne yaptığını
gayet iyi biliyor adamımız.
İyi
anımsayın ve izleyin:
İlk
genel seçimden sonra, 6 günde IŞİD, TC ve PKK, 3’ün 2’li permütasyonu olarak, 6
gecede 6 farklı biçimde birbirlerine daldılar. Saldırdılar demiyorum, daldılar.
Hani, hepsinin ortak olduğunu bile
düşündüm o ilk 6 günde.
6 günde
3. Dünya Savaşçıkları başlatıldı. Düşünün ki bunu 1,5 yılda Ukrayna, 6 bin
ölüyle bile yapamadı. Yeni 6 bin kişi, fiilen 2 adya öte yana havale edildi.
Hemi de NATO silahları ile. Rusya
uçağı da NATO silahı ile düşürüldü.
Yani
sen, Çingene’yi kral yaptıktan sonra, kral babasını astırmış, şaapmış, köle
pazarında satmış, oralara hiç karışamazsın. Yangına benzin döken sensin, ABD’sin,
NATO’sun, AB’sin çünkü.
Toparlar
ve çıkarsak:
Bundan
sonraki savaşlar, böyle çılgınca ve Zihni Sinir’ce olacak doğru. Ancak rasgele
saçmalama olarak değil, kaotik pertürbasyonlar ve bifürkasyonlar olarak.
Sonuç:
Nasıl ki
1945 atom bombaları ve 1957 Sputnik uydusu Homo Posterus’a yol açtıysa, 3.
Dünya Savaşçıkları da aynı şeye doğru bize yol açıyor.
Yani:
Birden
sonrası istatistik.
Siz
savaşla ilgilenmeseniz de, savaş sizinle ilgilenir.
Trajediler
yinelenince, komedi olur.
Gelecek
hep gelir.
Gelecek
uzun sürer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder