Cumhurbaşkanlığı
sözcüsü Kalın böyle demiş.
Yani
Erdoğan böyle demiş.
Kalın
tarafından söylenen şu:
“Burada
ister istemez, DAİŞ ile mücadele stratejisinin ne kadar etkin olduğu sorusu
gündeme geliyor. Ama bir şey daha var burada, farz edelim ki yarın, önümüzdeki
hafta DAİŞ yenildi. Yok edildi, Suriye ve Irak topraklarından sürüldü. Ki ben
mevcut strateji ile bunun olabileceğine çok ihtimal vermiyorum. Böyle bir şey
olduğunu düşünelim çok iyi bir senaryoyla. Suriye savaşı yine devam edecek.
Esed rejimi kendi insanları öldürmeye devam edecek. DAİŞ sonrası Suriye’de tüm
sorunlar ortadan kalkacak değil. Bu strateji devam ettiği sürece, Suriye
savaşı, mülteciler, tüm bunlar devam edecek.”
Doğrular ve yanlışlar birarada.
Sonuçta,
IŞİD’in güçsüzleştiği biraz tartışmalı. Kullanılan yöntemlerin işe yaradığı
kuşkulu. Hatta, IŞİD’e karşı ciddi bir niyetin olduğu kuşkulu gibi olmaya
başladı.
Kara
savaşı istenmiyor gibi. Ancak, Saddam’a karşı Basra’dan Bağdat’a 3 günde
varıvermişlerdi. Ölü sayısını da düşünmemişlerdi. Üstelik, Saddam’ın nükleer
silahı falan yoktu.
Yani:
AB, ABD,
Rusya ve Çin, Suriye’de her ne yapmak istiyorsa, bu belli değil. Bir şey yapmak
istedikleri bile belli değil.
ABD’nin
başkanlık seçimi için idrar molası alması, tam evlere şenlik bir durum. Başkan
aday adaylarının hiçbiri, bu işin nasıl bitirileceğini söyle(ye)medi henüz.
Gelelim
bizimkilere:
Esed ile
elele dizdize gözgöze iken, şimdiki durumumuz, rolünü abartmışlık ve kraldan
çok kralcılık oluyor gibi.
Esed’in
IŞİD kadar acımasız olduğu doğru, çünkü o daha güçlü.
Sonrası
küllüm mafiş:
TC,
Suriye’ye kara ordusu ile girerse, çıkamaz. (Belki de bunu istiyor, bilemeyiz.)
Esed’in
kalması konusunda büyükler anlaştı. Küçük TC’ye uymak düşer.
Esed de,
IŞİD de olmasa, 30 grup kalır geriye, yani kabile savaşı (Irak gibi). Büyük
ülkeler de AVM’de mal beğenir gibi, saf beğenir, küçükleri birbirine kırdırır.
Irak
desen, o ayrı dert:
TC
Irak’a da girmeye niyetli. Barzani ayrı devlete niyetli. TC, açıkça söylemese
de, fiilen bunu okeylemiş durumda gibi. ABD’nin muhalefetine karşın, Musul’a
girdi çünkü, Barzani onayıyla.
Ancak
Barzani’nin, hem Arap, hem de Talabani grubundaki Kürt rakipleri var. IŞİD’e
Kuzey Irak’ın yarısını da kaptırdı ayrıca. Yoksa, Irak’ın kuzeyi toptan onundu
hesapça.
Çift
cephede savaş, büyük devletler için bile zor. Bu orduyla orta-TC için hepten
zor.
Doğrudur:
Hem
AKP’nin, hem de 1980 liberalizminin denizi bitti, gemi karaya oturdu.
Herkes
savaşa sarılıyor. AB ise; savaştan kaçacağım diye, hem Bosna soykırımlarına göz
yumuyor; hem de terörü engelleyeceğim diye, insan haklarını eziyor.
Diğerleri
ise, toptan savaş peşinde.
Sorun,
Ortadoğu’nun artık enerji odak bölgesi olmaktan çıkıyor olmasında. Müstakbel
enerji savaşı bölgesi, Güney Çin Denizi ve Çin-Japonya arası.
Fosil
yakıtların tüketimi, rahat rahat %75’ine düşebilir. Bu, ekonomilerin
küçülmesinden bağımsız bir tez. Tasarruf yani.
Dünya
2016-2029 arası için, global ekonomi açısından, 2007’den beridir çıkışsız
durumda. Japonya ise, 1990’dan beridir böyle.
Asya
kaplanları filan bitti çoktan. Çin ve Hindistan’ın hızı kesildi. Afrika ve
Latin Amerika’yı sayma.
Barnett anlamında, yeni pazar
olasılığı kalmadı
artık yani.
Ancak,
AB’nin ve ABD’nin önümüzdeki 30 yılda alacağı 100-150 milyon göçmen, tüketici
olabilecek bundan böyle. Gerisi, karnını bile doyuramıyor zaten.
Sorun şu
ki hem salgın, hem de kıtlık, hep böyle zamanlarda gelir.
Yani:
Nasıl
olur bilmiyorum ama önümüzdeki 7 yıl içinde, TC’nin kuyruğu toplayıp, eski usül
‘yurtta barış, Dünya’da barış’ ilkesine dönmesi gerek.
Yoksa,
tüm AKP’liler UCM’ni görür gibi...
Dipnot:
Tüm bu
gidişte, NATO desteği bile bulamayabileceğimizi, NATO yetkilisi söyledi
geçenlerde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder