Henüz
bilinen bir nükleer-terör olayı yaşanmadı.
Ancak şu
gerçek var:
“A
foot-long stick of radioactive cobalt could be taken from a food irradiation
plant and combined with ten pounds of explosives to contaminate 1,000 square
kilometers and make some areas uninhabitable for decades.”
Yani:
30
santim uzunluğunda radyoaktif kobalt çubuk, 4,5 kilo patlayacıyla havaya
uçurulursa, nükleer kirlenme 17-18 kilometre yarıçapında bir alanı onyıllaraca
yaşanmaz kılar.
Türkiye
sınırlarında veya içinde bunlardan onlarca yakalandı.
Teröristlerin
bunu henüz yapamamışlıkları beceriksizlikleri yalnızca.
Artı:
Pakistan
veya Türkiye gibi ülkelerde, onlarca nükleer başlık var.
Örneğin
İncirlik Üssü, yüz kişilik bir orducukla soyulabilir ama hepsi ölür.
Pakistan
yönetimi ise, inadına bunu teröristlere aktarabilir, çünkü ABD o ülkeyi
bölmekle meşgul.
Fransa’nın
sosyalist başkanı Mitterand, İsrail’e nükleer silah temin etti örneğin.
Artı:
Terör
değil ama savaş olarak, İran ve Irak birbirlerinin nükleer reaktörlerini
bombalayıp yok ettiler. Bunun nükleer kirlenme sonuçları belli değil.
Artı:
Hırsızlık
olarak, 12 yılda 99 ülkede 1.266 olay olmuş. 18 çalınma olayı kesin bilgili.
Artı:
Ukraynalı
politikacı Litvinenko, nükleer malzemeyle zehirlendi.
Artı.
Türkiye’de
polise yansıyan onlaraca vaka mevcut. 2010 tarihli bir habere göre, 1993-2006
arasında 112 kaçakçılık vakası kayıtlı. 13’ü yakalandı. Tabii biz Türkler,
herşeyin cılkını çıkardığımız gibi, sahte nükleer kaçakçılık da icat etmiş
durumdayız çoktan.
Nükleer
silah bilgisi:
“İTÜ’deki
araştırma reaktöründe yüzde 20 gibi bir zenginleştirmeye sahiptir. Yüzde 20
kritik bir sınır. Yüzde 20’nin üzerinde uranyumla atom silahı yapma imkânı var.
Ancak gerçekte atom bombasında kullanılan uranyumun zenginleştirilmesi yüzde
90’nın üzerinde. Fakat teorik olarak diyelim ki bir terörist grubu yüzde 20 ile
çok kaba olmak kaydıyla bir silah yapması olasıdır.”
Da o da,
santrifüj ile yapılıyor ve İran’ın on binlerce santrifüjü var.
SU
silahlarla bile, nükleer bomba yapmak mümkün yani. Metali eritiyorsun ve
döndürüyorsun. Mekanik bir iş. Bilmem kaç ayda da o saflaşıyor.
Dünya’da
binlerce nükleer reatör olduğu için, onların kazayla tahribi terörizmden çok
zarar verdi. Bunu Çernobil’de ve Fukişima’da gördük.
Teröristlerin
de cahil ve aptal olduğu sonucuna varıyoruz buradan.
11 Eylül
2001’de silahsız savaşı ve terörü icat ettiler ama icat edilmiş bir silahı da
hala kullanamadılar.
ABD 1945
tartışmalarının teröristler arasında da vuku bulduğu ve epeyisinin bunu
gayrı-insani bularak, kullanmayı reddettiği ve reddedeceği kesin.
Ancak
daha kesin bir şey var:
Yine
1945 gibi, birileri nasıl olsa büyükkentleri er veya geç nükleer silahlar ile
vuracak ve Yeni Orta Çağ’da da, eski / asıl Orta Çağ gibi, bir süreliğine
kentler epeyi küçülecek.
Ne zaman
mı?
Dün çok
geç idi.
Dipnot:
Burada Hari Seldon ilkesi var:
Çöküş
kaçınılmazsa, kurtarmak istediğini kurtarır, çöküşü kendi durumuna bırakır ve
kısa sürmesine çabalarsın.
Ki bu da
kültürün desentralizasyonu demek.
Yani, Seldon’cu ‘Yıldızın Ucu’.
İskenderiye
Kütüphanesi er veya geç yakılıyor çünkü. Eratosthenes’i çıkarmış bile olsa.
Sorun
şu:
Yangından
kurtarılacak ilk şey veya ‘Fahrenheit 451’de olunacak ilk kitap yok şimdi ve
burada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder