Bir
haber:
“İthal
sanat eserlerinin alt kalemleri incelendiğinde, geçen yıl gerçekleştirilen 35,6
milyon dolarlık ithalat içinde, tamamen elle yapılmış tablo ve resimler, 17,5
milyon dolarla ilk sırada yer aldı.
Orijinal
heykel ve yontu eserler, 10,1 milyon dolar ile ikinci sırayı alırken, eskiliği
yüz yılı aşmış antikalar için ise 4 milyon dolar ödendi.
Geçen
yıl en fazla ithalat yapılan ülkelerin başında, 8,4 milyon dolarla İngiltere
geldi. Bu ülkeyi 7'şer milyon dolarla ABD ve Fransa, 3,3 milyon dolarla Almanya
izledi.
Avusturya,
Hollanda, İtalya, Belçika ve Çin, 1 milyon doların üzerinde ithalat yapılan
diğer ülkeler olarak kayıtlara geçti.
2011-2015
dönemindeki sanat eseri, koleksiyon eşyası ve antika ithalatı (bin dolar)
şöyle:
2011
- 41.549
2012
- 40.766
2013
- 49.979
2014
- 54.983
2015 - 35.597
Genel
Toplam 222.874”
Sayılar
gayet açıkseçik.
Tabii ki
bu, resmi sayılar.
Yaklaşık
100 kişinin, bu miktarın % 10-20’si yekun tutacak biçimde, bireysel (bavul
ticareti türü) alım satımlarda bulunduğunu biliyorum.
Bir de
yerli ve yabancı ayrımı var.
Müzayedeler
moda ve haber değerli oldu artık.1990 gibi öyle değildi. 1983, 1993, 2003
liberalizm dalgaları, aşırı beleş-para birikimi yarattı.
Bu
paraları harcayanlar da, sonradan zengin olmalar zaten: Özal zenginleri, Çiller
zenginleri, Erdoğan zenginleri.
50-100
müzayede şirketinin ve büyük antika evinin her birinin, yıllık 1 milyon lira
ile bir milyon dolar arası ciro yaptığını, halka açık müzayedelerden
izleyebiliyoruz.
Yani
diğer bir deyişle yerli satış, yabancı satışın pek pek kendisi kadar olabilir.
Orta ve
küçük alıcı olarak, 1.500-3.000 kişilik e-posta listeleri olduğunu izliyorum.
Sonuçta:
Cingıllıoğlu
gibi, yabancı tablo toplayan var. Koç gibi, Türkiye kültürü toplayan var.
Rahmetli Barlok gibi, uluslalarası nümismatik dernekleri başkanı olan ve
klasmanında yer alan var. Taktak gibi, tümüyle yurtdışı kaynaklı / alışlı ama
Türkiye malzemesi toplayıcısı olan var. Bir de, Nişantaşı / Etiler / Cihangir
ev süsleyicileri var: Duvar rengine göre tablo yani.
O
nedenle, 30 yıl önce söylediğimi aynen yineliyorum:
Bu işte,
para sorun değil, para bulursunuz ama 3-5 kuşaklık burjuva-koleksiyoner ailesi
yaratmak bambaşka bir şeydir ya da gusto, tıkınmak değildir. İkincisini de,
yüzyıllık ne Koç ailesi, ne de Sabancı ailesi beceremedi zaten. Vitrinine 5
yıllığına çakma gümüş damga koyuyorsan ve duruma aymıyorsan, bu iş böyledir.
O
nedenle, tesis tamam, bakalım sahip ne zaman?
(8 Şubat 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder