Bir
haber:
“Taksim'de,
Türkiye'nin en eski seks shoplarından birinin işletmecisi Arda S., "Bütün
gün bu kadar penisin, vajinanın içinde olan biri olarak, bana sorarsanız dert
dinlemekten çok sıkıldım. Taksicisinden lokantacısına kadar bir sürü adam gelip
bana cinsel hayatlarını, dertlerini anlatıyor" dedi.
“Türkiye’nin
o kadar mutsuz bir seks hayatı var ki. Türkiye’nin seks hayatını ancak ‘fetiş’
olma haliyle açıklayabilirim" ifadesini kullanan işletmeci,
"Türkiye’de seksi yalnızca cinsel birleşme olarak görüyoruz. Ön sevişme
diye bir şey yok, hiçbir zaman olmadı" diye konuştu.”
Doğru
söylemiş ama çook eksik söylemiş:
Bundan
yüzyıl önce, Taa Ömer Seyfettin’in ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun doğrudan
dilegetirdiği üzere erkeklerin anaları ve kızkardeşleri, kendilerine rakip
olmasın diye, mahallenin en çirkin ve en aptal kızını, görücü usülüyle kendi
oğullarına ve kardeşlerine alırlar.
Adam,
gerdek gecesi tamam, pek pek 1 yıl tamam, ondan sonra mafiş olur. Karı zaten
habire doğurur. Olur sana yüz kiloluk devasa biri.
Adam,
her gün Taksim’e gelip de, alçaktan uçan huriler, gılmanlar ve bilumum
Nataşalar ile temaşa eyleyince tozutur.
Sorun
cinsel birleşme, boşalma veya önsevişme değil.
Sorun,
bir kadın ile konuşamama. Hoş, konuşulacak kadın da kalmadı ayrı konu. Hoş,
konuşulabilecek erkek hemen hiç olmadı, o da ayrı konu.
O zaman
geriye ne kalıyor?
Delik.
Erkekler,
kadınları yürüyen delikler olarak görüyorlar. Bunun eğitimle, kültürle veya
görgüyle ilgisi yok.
Kadınlar
ise, kendilerini yürüyen, gösteren ama vermeyen delikler olarak görüyorlar.
Herkes elindeki tek malı kıymetliyor, evkadını ayrı yoldan, hayat kadını ayrı
yoldan.
Kadın-erkek
3 şey yapar:
Seks,
aşk ve çocuk. Bunlar birbirinden karşılıklı bağımsızdır.
Çocuksuz
erkek veya kadın oranı, TC’de henüz çok çok düşük. ABD’de ise % 25. Ekonomik
özgür olma oranı da % 50’nin üzerinde. Oralarda kadınlar, özgürlüklerini
yaşıyorlar, en azından gençliklerinde. Önüne gelenle yatarlarken, kafalarının
diplerinde örümcekler, akrepler falan dolaşmıyor.
Türkiye’de
de böyle olacak. Tek kişilik hane oranı % 15’i buldu çünkü ama onların
yarısından çoğu yaşlı dullar. Yani bu olay, gelecek program gibi.
Yani bu
olay, özgürlük sorunu. Kafasının içinde değer
yargısı kurtkapanları taşımama sorunu.
Şu anda
İstanbul’da parası olan her erkek, istediği türden kadını makul fiyatlarla
çiftleşmeye taşır ama yine de erkeğin beyni doymaz, çünkü cinsellikten,
boşalmadan, olmadık şeyler bekler.
Oysa, seks
sekstir yalnızca, yapmazsan batar, yaparsan boyun uzamaz ama.
Bizim
Türk erkekleri ise, karnı tokken bile gözü açlar gibiler, ellerinde olsa, tüm
kadınlarla yatmayı isterler ama bunu da ahlaki yasakları kaldırmaz.
O zaman da, baskı altındaki tüm duygular gibi,
sekste de dejenerasyon başlar. Fetişizmler, fantazya abartıları (Atilla Atalay’ın
‘kapıcı kulağıyla seks’ esprisi gibi), ırk çeşitlemeleri (İstanbul’da belki 50
ülkeden hayat kadını ve hayat dönmesi mevcut), seks aletleri (şişme bebekler
falan) devreye girer.
Yani,
bizim erkeklerimiz doğal sekse hiç
başlayamadan yaşar, çifleşir ve ölür giderler.
Yüzlerce
böylesini kendi gözlerimle izledim.
Uç bir
örnek:
90
yaşında çok zengin biri vardı. Kendisine seks hariç herşey (içki, sigara, vd)
yasaktı. Dayardı viagrayı, dayardı viagrayı, her gün bir kadınla yatardı.
Türk
erkeğinin seks zevki tam böyle:
Eşeğin
kulağına su kaçırmaca.
Öldüklerinde
de, (1960 ve öncesi doğumlular için) ortalama hepi topu 5 kadınla yatmış olarak
ölebiliyorlar, çünkü % 90’ı 1 karı, +1 aldatma ile ömür bitiriyor.
(4 Haziran 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder