Pazartesi, Haziran 06, 2016

İşte Bu Bizim Seks Hikayemiz: Öyle Gaf, Öyle Keriz

Bir haber:
“Taksim'de, Türkiye'nin en eski seks shoplarından birinin işletmecisi Arda S., "Bütün gün bu kadar penisin, vajinanın içinde olan biri olarak, bana sorarsanız dert dinlemekten çok sıkıldım. Taksicisinden lokantacısına kadar bir sürü adam gelip bana cinsel hayatlarını, dertlerini anlatıyor" dedi.
“Türkiye’nin o kadar mutsuz bir seks hayatı var ki. Türkiye’nin seks hayatını ancak ‘fetiş’ olma haliyle açıklayabilirim" ifadesini kullanan işletmeci, "Türkiye’de seksi yalnızca cinsel birleşme olarak görüyoruz. Ön sevişme diye bir şey yok, hiçbir zaman olmadı" diye konuştu.”
Doğru söylemiş ama çook eksik söylemiş:
Bundan yüzyıl önce, Taa Ömer Seyfettin’in ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun doğrudan dilegetirdiği üzere erkeklerin anaları ve kızkardeşleri, kendilerine rakip olmasın diye, mahallenin en çirkin ve en aptal kızını, görücü usülüyle kendi oğullarına ve kardeşlerine alırlar.
Adam, gerdek gecesi tamam, pek pek 1 yıl tamam, ondan sonra mafiş olur. Karı zaten habire doğurur. Olur sana yüz kiloluk devasa biri.
Adam, her gün Taksim’e gelip de, alçaktan uçan huriler, gılmanlar ve bilumum Nataşalar ile temaşa eyleyince tozutur.
Sorun cinsel birleşme, boşalma veya önsevişme değil.
Sorun, bir kadın ile konuşamama. Hoş, konuşulacak kadın da kalmadı ayrı konu. Hoş, konuşulabilecek erkek hemen hiç olmadı, o da ayrı konu.
O zaman geriye ne kalıyor?
Delik.
Erkekler, kadınları yürüyen delikler olarak görüyorlar. Bunun eğitimle, kültürle veya görgüyle ilgisi yok.
Kadınlar ise, kendilerini yürüyen, gösteren ama vermeyen delikler olarak görüyorlar. Herkes elindeki tek malı kıymetliyor, evkadını ayrı yoldan, hayat kadını ayrı yoldan.
Kadın-erkek 3 şey yapar:
Seks, aşk ve çocuk. Bunlar birbirinden karşılıklı bağımsızdır.
Çocuksuz erkek veya kadın oranı, TC’de henüz çok çok düşük. ABD’de ise % 25. Ekonomik özgür olma oranı da % 50’nin üzerinde. Oralarda kadınlar, özgürlüklerini yaşıyorlar, en azından gençliklerinde. Önüne gelenle yatarlarken, kafalarının diplerinde örümcekler, akrepler falan dolaşmıyor.
Türkiye’de de böyle olacak. Tek kişilik hane oranı % 15’i buldu çünkü ama onların yarısından çoğu yaşlı dullar. Yani bu olay, gelecek program gibi.
Yani bu olay, özgürlük sorunu. Kafasının içinde değer yargısı kurtkapanları taşımama sorunu.
Şu anda İstanbul’da parası olan her erkek, istediği türden kadını makul fiyatlarla çiftleşmeye taşır ama yine de erkeğin beyni doymaz, çünkü cinsellikten, boşalmadan, olmadık şeyler bekler.
Oysa, seks sekstir yalnızca, yapmazsan batar, yaparsan boyun uzamaz ama.
Bizim Türk erkekleri ise, karnı tokken bile gözü açlar gibiler, ellerinde olsa, tüm kadınlarla yatmayı isterler ama bunu da ahlaki yasakları kaldırmaz.
 O zaman da, baskı altındaki tüm duygular gibi, sekste de dejenerasyon başlar. Fetişizmler, fantazya abartıları (Atilla Atalay’ın ‘kapıcı kulağıyla seks’ esprisi gibi), ırk çeşitlemeleri (İstanbul’da belki 50 ülkeden hayat kadını ve hayat dönmesi mevcut), seks aletleri (şişme bebekler falan) devreye girer.
Yani, bizim erkeklerimiz doğal sekse hiç başlayamadan yaşar, çifleşir ve ölür giderler.
Yüzlerce böylesini kendi gözlerimle izledim.
Uç bir örnek:
90 yaşında çok zengin biri vardı. Kendisine seks hariç herşey (içki, sigara, vd) yasaktı. Dayardı viagrayı, dayardı viagrayı, her gün bir kadınla yatardı.
Türk erkeğinin seks zevki tam böyle:
Eşeğin kulağına su kaçırmaca.
Öldüklerinde de, (1960 ve öncesi doğumlular için) ortalama hepi topu 5 kadınla yatmış olarak ölebiliyorlar, çünkü % 90’ı 1 karı, +1 aldatma ile ömür bitiriyor.

(4 Haziran 2016)

Hiç yorum yok: