Feneon
metinleri:
"Suçlu
cadı Madmazel Tulle, aşığı 5 yıl almışken, Rouen Mahkemesi tarafından, 10 yıl
küreğe mahkum edildi."
“Madam
Ernestine Gapol, 49 yaşında, Vanves'li (Avenue Gambetta) intihar etmiş: Başında
iki kurşun.”
O,
bunlara ‘3 satırlık öykücükler’ demiş. Çoğunluk gazete haberlerinden
içeriklerini derlemiş.
Bunlar
bizce, 1871 Komün metinleri. Politik olarak eşdeğerler.
Üstüne
bir de, daha o zamanda lümpen proleteryayı olduğu
gibi anlatıyor.
Feneon’un
farkı şu:
Zola’nın
300 sayfada yazmaya başlayamadığını, Feneon 3 satırda bitirmiş.
Zola
kendini naturalist sayarken, Feneon onu aşıp meta-naturalist olmuş.
Bir de
şu gerçek var:
Sıradan
insanların tüm biyografileri de bu kadar özettir:
“Hiç
ölmeyecekmiş gibi yaşadı, hiç yaşamamış gibi öldü.”
Dilime
pelesenk ettiğim bir teranedir bu.
Asıl
önemlisi, iktidar seçkinleri de öyledir:
20
milyon dolar kazanmak için yaşadı. Öldü. Evlenmek istemediği karısı ve
doğmasını istemediği çocuğu parayı yedi.
Gerçek
bir öyküdür bu.
Bunun sosyalist realizme antitez olarak anarşist
realizm yanı şu:
Yalan
söylemez. Böylelikle de; romantik, idealist, simgesel, melodram olmaz. Bukowski
gibi.
Vurgu:
Gerçeği,
yalnızca gerçeği söylemek gibi, Yanki
hukuğu palavrası da değildir bu.
20.
Yüzyıl’a girilirken Marx, paradigma hegemonyası kurmuş, Neçayef ve Bakunin
üzerinden anarşizmi enternasyonelden attırmıştı.
Üstüne
bir de anarşistler, tarihlerinin en büyük suikastler silsilesini başlatıp,
devleti deviremeyip, onu balyozlaştırınca, 2 dünya savaşında anarşizm dışlandı.
Ukrayna 1920 Makhno’nun başarıları ve Lenin-Troçki-Stalin
devrim trilemmasının ölümcül ayırtsızlığı, ancak 90 yıl sonra açıkça
gündeme geldi. Çokça internet sayesinde. Yoksa, SBKP bittikten sonra bile buna
izin vermezdi. Kendileri hala inkardalar zaten.
21.
Yüzyıl bir biçimde anarşizmin yüzyılı olacak gibi. Bellegarrigue’dan başlayıp,
İspanya 1935’e kadar uzanan çizgi, yeniden keşfediliyor. Bize anlatacakları ve
öğretecekleri şeyler olduğu açık.
İşin
tuhafı, Feneon ve anarşist realizminin de öyle.
Öyle ki
Türkçe’de bile, ‘küçürek öykü’ başlığıyla, kalabalık katılımlı bir akım oldu
onun açtığı yol ve 100 küsur yıl sonra.
Bir tek
sorunumuz var.
Anarşist
estetik yok.
Daha
doğrusu, anarşist realist estetik yok ortada.
Duygusal
olarak, bazı ‘atmadığı taşla, olmadık kuş vuran’lar var tabii ki.
Şimdi
görüyoruz ki anarşist epistemik, bunlar aracılığıyla kendine yeni bir yol daha
açabilir.
Böylelikle,
sanattaki / edebiyattaki duvar kırılabilir ve bir eksodus yaşanabilir.
Elde var
bir Feneon.
(17 Nisan 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder