Gerçekten
takdir ettim, hukuğun canına okumuş:
“Norveçli
seri katil Anders Behring Breivik, Norveç devleti aleyhine hapishanedeki uygulamalar
sonucu insani haklarının çiğnendiği gerekçesiyle açtığı davayı kazandı. Oslo
mahkemesi, Norveç devletinin Breivik’in insani haklarını çiğnediğini kabul
etti.”
Öldürenler
öldürülmüyor: Bu hukuk ve yaşam hakkı imiş. Bu, kafama pek yatmıyor. Kendim de
cinayet işlesem, asılırsam kızmam ve karşı çıkmam.
Ancak,
öldürenlere de insan gibi davranılması
olayına taraftarım. Adamı tecrit etmişler. Neden?
Karısını
öldürenler tecrite atılıyor mu ki Norveç’te?
Yoo.
O da
katil, bu da katil.
Yüz kızartıcı suç geyikleri, beni hiç mi hiç
açmıyor. Biz ne toplu katliamcılara, Nobel Barış ödülü verildiğini de gördük
ömrü hayatımızda.
O da
katil, bu da katil. Savaş katili, politik katil, şu bu.
Beni
sinirlendiren, insanları ve kurumların durumdan kendilerine vazife çıkarması.
Norveç
devletini mahkum ettiren o kötü davranışları bizzat uygulayanlar
yargılanacaklar mı?
Yoo.
Terfi
bile almışlardır çoktan.
Not:
Bir de
şu var:
Tecrit
var, tecrit var. Adama istediği kitabı verirsin, istediği filmi de ama istersen
avukatından başka kimseyle görüştürmezsin. Ancak, seks için hayat kadını ve
terapi için psikiyatrist hakkı baki kalır bence.
Şaka
yapmıyorum. Bu yasaların genel durumları beni çok sinirlendiriyor. Küçük
insanların elinde, don lastiği gibi, bir o yana çek uzasın, bir bu yana çek
kısalsın, oluyor sonra.
Bence
bir insan, daha suçu işlemeden önce, o suçu işlediğinde, ne olacağını da
bilebilmeli. Duruma göre davranış icat edilmemeli.
Sonuçta
bu adam hapiste ölecek.
Verebilecekleri
en büyük ceza da o zaten...
İstiyorlarsa,
idamı geri getirsinler...
Önümüzdeki
25-30 yıl içinde birçok AB ülkesinin idama geri döneceğine de adımız gibi
eminiz biz...
(20 Nisan 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder