Aslında,
‘düşme’de denebilir.
Bunu
şöyle düşündüm:
Güzelleme
kitabı için, Nisan 2016’ya ilişkin bir açıklama yazarken, Oğuz Aral’ın 1995
sonrasında oyundan düştüğünü ve yazılası olmaktan çıktığını belirttim.
Bunu
biraz daha açımlamak gerekli.
Sanatçılara
nedense çifte kıyak geçilir:
Hem 70
yıllık yaşamlarından 7 yıl iyi eser verme, hem de 70 eser verdilerse, bunun yalnızca
7’sinde iyi olma hakkı.
Ancak bu
% 1, tüm ömrünü sıfır zihinsel eforla fgeçirip, şakkadanak yeni bir Pisagor
Teoremi kanıtı geliştiren bir evkadını için bile var olmuş sayılır.
Yani,
sanatçılara bu denli kıyak geçilmesine karşıyım.
Bunu da
özellikle, Atıf Yılmaz’ın nehir söyleşisini okurken düşündüm, 10-15 yıl kadar
önce. Oranlar da, o zamandan aklımda kalma.
Bir de,
Elif Şafak gibi, Nuri Bilge Ceylan gibi (batıda da Coenler gibi), sanatçı,
yazar, çizer, yönetmen saymadığım kişiler var.
Benim
bile hala severek filmlerin seyrettiğim yönetmenlerle bile, en sevdikleri film
veya yönetmen konusunda feci çatıştığımı gördüm. Dolayısıyla, bu çatışmalar
olağan. Benim okurlarım da, benim sevdiğim filmlerden nefret edebilir. Kaldı ki
19957teki en iyi 50 listem, yavaş yavşa 5 yılda bir değişirek, bugün / 20 yıl
sonra, herhalde % 50 değişmiş olarak geldi bugünlere.
Ancak,
konumuz bu değil.
Konumuz
şu.
Bir
sanatçı neden gündemden düşer?
2 yolu
var bunun:
Ya kendi
oyundan çıkar.
Ya
ürünlerini tüketenler, onu oyundan çıkarır.
Sonuçta
bugün, Baykurt okunmuyor ve hatta adı bile unutuldu. Cumalı veya Buyrukçu’nun
kitabı basılmıyor bile. Seyda ise, şans eseri biri tarafından anımsanıp
basılıyor.
Kastettiğimiz
bu değil ama.
Yazmayı
bırakan yazar çok. Marquez 25 yıl tek bir satır üretemediğini kendi itiraf
etmişti.
Birincisi
bu.
Yazar
ters bir siyasal davranış yapar. Okurları ona küserler. Örnekse, faşistleşen
Ezra Pound.
İkincisi
bu.
Not:
Bir de,
Kafka gibi, Benjamin gibi, uzun dönemli okunur olup, okunurluğu siklus çizenler
de var. 2000-2015 arası, ikisi de az okunur idiyse, 2020 sonrasında yeniden çok
okunmaya gereksinilir olacaklar örneğin.
(11 Nisan 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder