08.04.16, 02:30.
Öfkemi ve Nefretimi Yazmamak
Oblivion
dizisinin yazımı bitti.
Orada
öfke ve nefret üzerine bir parça vardı ve onu da bir diziye yükseltgemek
arzusundaydım.
Olmadı.
Elim varmadı.
Öfkemi
ve nefretimi yazmadım 3 gündür. Yazamadım.
Onları
yazmak içimi acıtıyor. Elim geri geri gidiyor.
Öfkemi
ve nefretimi canlandırmak arzusunda eğilim.
Özellikle,
2012’deki psikiyatrik tedavimin sona ermesinden beridir öfkem ve nefretim
rasyonalize ama düşük duygu dozlu olageldi. Öyle de kalsı istiyorum.
Belki de
öfkemi ve nefretim unutmak istiyorum. Oblivion istiyorum.
Dikkat
ettiğim bir şey oldu:
Annem, 1
yıl kadar önce, bebeklik ve çocukluk fotoğraflarımı bana posayla yolladı. O
zamandan beridir onlara el süremiyorum. Geçmişim içimi acıtıyor. Üstelik onlar,
güzel anılar:Tavuklarla dolu bahçe gibi.
Aynı
biçimde, elyazmalarıma da el süremiyorum. 2015 ilk yarısındaki 2 tam kitaba
hala el sürmedim. Elyazıları rafta duruyor.
Bu,
yorgunluk. En azından benim tanımım bu.
Bu
bölümü geçersek, öfkem ve nefretim hakkında ne yazabilirim?:
Onları
duymakta kendimi haklı hissettiğim. Tedaviden önce de, sonra da.
Tarihçemizin
feci kafaüstü gittiği ve bunun nefretlik ve öfkelik olayları gırla kıldığı.
Bir tek
geriye şu kalıyor:
AFL’liler
gibi, gönüllü aptalaşıp cahilleşenler karşı öfke ve nefret. Ve bir de, Yağmur
üzerinde odaklanan bir herşeyi hazır bulan, yemeyen ve yedirmeyen BÜ zihniyeti
ki bu da, dehanın ve bilginin feci israfı.
Ancak,
nasıl ki bana işkence yapan polisi anlamak istediğimde, anlıyorsam; onları da
anlıyorum.
O
nedenle, öfkem ve nefretim boşta kalıyor.
Bir de
hiç intikam alamadım, ona yanarım.
Düşünün
ki öldürmeyi hak ettiğim listede 40 kişi vardı en son ve birinin kılına bile
dokunabilmiş değilim.
Son 2
yıldır hariç, kendime öfkem ve nefretim hep vardı ama bu vardığım menzillerle,
onu geri aldım. Kendime haksızlık etmeyeceğim.
Öfkemi
ve nefretimi sanatlaştırırsam, onlar ölmeyecek. Yani, rasyonelizasyonla filan
dümura uğramayacak.
Öfkemin
ve nefretimin oblivion olmasını yazmam öyle oldu.
Ayrıca,
gazabımın intikamını galiba tarih alacak. İnsanlığı cezalandırmak için
tasarladığım tüm makro etkenler, bir bir gerçekleşmeye başladı.
Örneğin:
Bundan
10 yıl önce, İstanbul’da 1 atom bombası patlaması düşünmek, öfke ve nefret
konsantrasyonu idi. Şu an, belki 10 grup bunun peşindedir.
Nefret
ettiğim insanlar artık yaşlandı. Benim onlara yapmak istediklerimden daha beter
durumlara, yaşlılık nedeniyle vardılar.
Böylelikle,
duygularım gevşiyor gitgide.
Yine de,
puslu bir fon-duygu var dipte: Koyu gri.
Öfkem ve
nefretim, buna dönüştü işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder