Berbatmış
yahu.
ABD’liler
de salaklarmış yahu. Bunu sevdiklerine göre öyleler.
Bir de:
Türk her
yerde Türk.
O acaip
3.333 ağız büzme. O 200 santimlik kalça ama 70 santimlik göğüs.
Nedense,
ya böyle, ya da tam tersi, 200-70 yerine, 70-200 oluyor.
Ses,
bildiğimiz muhteris ama kifayetsiz ses. (Bu deyim Ferhan Abi’mizindir.)
Ses,
bildiğimiz yarışma katılımcısı sesi.
Renk
yok, tını yok, dalgalanma yok.
Tuhafıma
gidiyor:
80
milyonluk Türkiye’de 1975’te Sezen ve Nilüfer çıktı, 1995’de Tarkan çıktı,
2010’da Sıla çıktı. 40 yılda hepi topu 4 popçu. Oysa, on binlerce hevesli var.
Hiç mi
eğitim almazlar?
Sıla 15
yıl eğitim almış örneğin.
Bir de
bu arkadaşlar, Tarkan ve Nilüfer gibi, kendi kendilerini de bitirebiliyor. 15
yıl ara verip döndün mü, ses senden uçmuş gitmiş oluyor. Kalıyor geriye aç
parantez Sezen, kapa parantez Sıla.
Sıla’nın
Sezen sorularına sinirlenmesi boşuna. Ceylan sorusu olursa, sinirlensin, derim.
O kendini başlamadan bitirdi çünkü, Sıla da hareketli 2 parça denemesiyle az
kaldı öyle oluyordu.
Dönelim
Sinem’e:
O da
Hadise gibi olacağa benzer. 10 yıl idare eder artık buralarda.
Roma’da
birinci olmaktansa, Türkiye’de onuncu olmak gibi, Mersin-tersin durumu yaratır
diğerleri gibi.
Olay
giderek, Alamancı kökenli Türk futbolcuların Türkiye’ye gelip, futbollarını
mahvetmesi ama bazı nadir örneklerin AB’ye dönünce toparlaması gibi, mavra
örneklere benzemeye başladı. Tabii Arda, orada da tekmeci, burada da: Kendi
söylüyor böyle.
Ayrıca
Sinem, 1979 Almanya doğumlu biri imiş ama İngilizce’si Kapalıçarşı
İngilizce’si. Yankiler İngilizce bilmezler zaten. Koyunun bulunmadığı yerde,
keçi bile değil, öyle bi şii Abdurrahman Çelebi imiş zaten.
(19 Nisan 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder