Bir
alıntıyla başlayalım:
“Irak'ta
her din ve etnik kökenden Iraklılar’ın IŞİD'le müşterek mücadele süreci, etnik
klan devletinin dokuya aykırılığını kanıtlamadı mı?”
Gerçekle
ilgisi yok bu savın. Musul, savaşmayan Iraklılar sayesinde bugün IŞİD’in elinde
çünkü.
Gazetecilerin
köşe yazılarını okurken, doğruları söyleseler bile, şimdi ve burada bunu söylemelerinin birinin çıkarına
olduğunu hep gördüm.
Çamurcu
da öyle olmuş. Ümmete çalışmış.
“İmparatorluğun
‘ülke’ tarifinde belirli bir milletin veya inancın yaşadığı toprak
kasdedilmezdi.”
Bu
hatayı başka yazarlar da yapıyor:
Eğer
ülke-devlet ile krallığın kaldırılmasını eşleniklerseniz, epeyi tarihsel bilgi
hatası oluşuyor.
Çünkü,
bunun ilk olduğu Fransa’da sonradan krallık geri geldi.
Bugünün
AB’sinde 9 tane krallık var. Bölünmek üzere olan çok aday var ve bunun nedeni
farklı dil, din veya ulus. Ancak hepsi de ulus-devlet sayılıyor.
Ulus-devlet
Fransa’da denendiğinde, ilk derdi dil idi, çünkü Fransa’da birbirini anlamayan
5 dil grubu vardı. Bunu standartlaştırdılar. 4 dili öldürdüler yani. Kimse de,
Fransa’yı anti-demokratik falan saymadı. Öyle olsaydı, AB yoluyla o dillerin
eğitiminin bugün veya çoktan serbest bırakılması sağlanırdı.
Daha
ileri adımda ise, İngiltere’nin İrlanda işgali var ki 50 yıl filan savaş /
terör süreci yaşandı. Üstelik ikisi de AB’ye üye.
Toparlarsak
ve AB üzerinden söyleme bakarsak, ulus-devlet, krallık ve azınlık hakları
birbirinden ayrı işledi tarihte.
En
önemlisi:
Tarihte
her zaman, 5 binden çok halk oldu ama en çok 250 devlet oldu. Yani her devletli
1 halka, 19 devletsiz halk düştü. Ve bu devletlerin (bazan 2 tane de olsa) her
zaman resmi dilleri oldu. Ulus-devlet’ten 4.800
yıl önce bile.
Yani,
elmalarla armutları epistemik olarak aynı sepete koyuyorsan, dezenformasyon
peşindesin veya bilgi eksiğin var demektir. Çamurcu için de böyle bu.
Gelelim
zurnanın zırt deliğine:
Çamurcu,
Kürt milliyetçiliği sorununu ilk kez 1985’te şeriatçıların dergisinde yazdığını
kendi belirtiyor. Ama şunu belirtmiyor:
TİP,
1971’de Kürtçülük’ten kapatıldı. Anter ise, Kürt milliyetçiliğinin Cumhuriyet’in
başından beridir var olduğunu anılarında yazmıştır. PKK, Amerika’yı yeni
keşfetmedi.
PKK
çizgisi, Kürt çizgisinin bilmem kaçıncı adımıdır. Dev-Yol ve A La Rızgari
çizgilerini tasfiye ederek ve soğurarak yükselmiştir, 1983-1985 sürecinde.
“Azınlık”
kavramının doğuşunu da ulus devletin “egemen ulus” tarifine borçluyuz.”
Bu da
yanlış. Türkler’in ilk iç savaşı, ‘budun’ terimi altında, çoğunluğun azınlığı
ezmesi ile olmuştur ve ilk Türk devleti de bu nedenle dağılmıştır, 750 gibi.
Aynı zamanda bu, Talas-Viyana yoluna giden ilk adım olmuştur tarihin ironisi
olarak.
Kısacası:
Kabileden
ulusa geçiş, bugünkü terminolojiyle bile, Roma ertesi döneme, kabaca 500’e
alınabilir. Bugünün ulus-devletleri, Germenler, Franklar, vd, taa o zaman ulus
olmaya başladı çünkü.
Kürtler
ise, ne devlet kurabildi, ne de alfabeye geçebildi, alfabenin icat edildiği bir
mekanda, ilk devletin kurulduğu bir mekanda. 5 bin yıllık bir gecikmeden söz
ediyoruz.
Yani:
Bu
açıdan bakınca, kısacası nasıl ki Araplar demokrasiye geçemiyorsa, Kürtler de
devletliliğe geçemiyor.
O
nedenle de, şu an Barzani’nin yapıp şansını yükselttiği gibi, olay pragmatizm,
oportünizm, köylü kurnazlığı çerçevesinde işliyor.
Bir ters
örnek daha:
Halkım
olan Tatarlar, bugün Dünya’da 10 bölgede yaşarlar. Devlet kurdukları tek yer
Tataristan’ı da işgal ederek oraya yerleşmişlerdir.
Kürtler
de, Ortadoğu’nun otantik halk değil, işgalci bir halktır, çünkü orada
İndo-Avrupa dil konuşan tek halktır. (Ortadoğu ile Suriye, Irak, Arabistan
arasını imledik, İran Hind-Sind bölgesine denk geliyor şu an için.)
Dolayısıyla
anavatan-devlet söylemi de sahte bilgi içerir.
Ancak
yine de Kürtler, ulusçuluk için de, devlet kurma denemesi için de haksız
değiller: Bu hak verilmez alınır, alınabiliyorsa. Haksız oldukları yer, bunu 10
kere başaramamalarında.
Son bir
hatayı imleyelim ve metnimizi bağlayalım:
“İmparatorluk
asrında kavimlerin hepsi eşit hizadayken veya bir kavim en fazla eşitler
arasında birinciyken, hayat gayet normal akıyordu.”
Bu da öyle
değil:
Türkler
Kölemen (yani paralı asker) iken, iktidar boşluğundan askeri darbe yapıp,
Mısır’da başa geçtiğinde, yukarıdaki durumla hiç ilgisi olmayan bir durum vardı.
Keza
Moğollar, Dünya’nın en büyük imparatorluğunu kurarken, işgal ettikleri
ülkelerde %o 1 gibi bir oranla iktidar oldular ve o nedenle çabucak kaybettiler
de.
Keza, ulus-devlet 1. Cumhuriyet’te öz Türkçe’yi
hiç yoktan bir Ermeni kurarken de, ulus-devlet kavramı yoktu.
Yani:
Devletleri
binde bir azınlıklar yönetir.
Tek tek
muktedirler de, genelde kendi halklarına karşıt olmak üzere, iktidar / statü
seçimi yaparlar. Şu an Kürtler için savaşan bir sürü Batılı gibi.
Özet ve
çıkış:
Ulus-devlet
onu yaratan ülkede bile, tümüyle hiç geçerli olamadı, yani geçersiz bir söylem
olarak kaldı hep. O nedenle Kürtler, ülke kuracaklarsa, ulus-devlet değil,
alfabeli halk olsunlar. 35 yılda standart Kürtçe yazımı geliştiremediklerini,
Kürtçe kurslarından biliyoruz.
Dipnot:
Barzani
İsrail işbirliğinin tu kaka edilmesi, klasik yolunu şaşırmış şeriatçı tavrı.
Adam, gücün peşinden gidiyor, İsrail batsın, onu da terkeder. Ayrıca, şu an
için bile Kürdistan, İsrail desteği olmadan da kurulur. O nedenle de Sünni
Iraklılar, Barzani’ye karşı IŞİD şıkkını yeğlediler.
(25 Nisan 2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder