Açıkçası,
bu ikisi dışındakilerin ABD geleceği için bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.
Burada
ikisi arasındaki ikilem çok acaip:
Cumhuriyetçiler
genelde değişime karşıyken, Trump özellikle dış politikada ciddi değişiklikler
örnerirken; Clinton bir Demokrat olarak, statükocu kalıyor.
Bakın Trump
neler demiş?:
“Donald
Trump, Japonya ve Güney Kore’nin nükleer silah edinmesine izin vereceğini,
Amerikan silahlı kuvvetlerince desteklenen güvenlik anlaşmalarına taraf
ülkelerin daha fazla katkı yapmasını isteyeceğini ve terörle mücadele amaçlı
alternatif bir NATO kuracağını söyledi.”
Tuhaf
ama taa 2001’de oğlu Bush’un yapması gereken ama onun bile o zaman ve şimdi
dilegetiremeyceği greçek çabalar bunlar. Tamam, şahinliğin dibi ama eğer ABD,
bunu yapmazsa, kızartma serçe
olacak.
Trump
seçilir vey seçilmez ama bu düşünceler bir kere dilegetirildi ve bir kere
somutlandı. Bu yol açıldı ve yürünecek.
Bundan
ironik taklalar durumu:
BM
işlevsiz. 1995’ten beridir.
AB 2015
gibi fiilen bitti. Dağılması 30 yıl alır.
NATO
fiilen bitti. Polonyalı NATO, NATO değildir, başka bir şeydir.
AGİT
kurulamadı. İkilemsel görünse de, AB dağılınca, AGİT işlev kazanabilir.
Sonuçta, hesapça NATO da askeri değil, kültürel bir kurum Örneğin Fransa ve
Yunanistan belli süreler için askeri kanattan çıktılar ama bu NATO’suzluk demek
oldu aslında.
AGİT-neo-NATO
son 10 yıldır çıkar çatışmasında. 2001’den sonra ABD’nin yaptıkları, AB’yi terö
hedefi kıldı. Bu açıkça dilegetirilmiyor ama böyle.
Yani,
aslında 1945’ten beridir, fiilen 2000’den beridir AB x ABD çatışması var.
Devam:
Fransa
ve sosyalist başkanı Mitterand, İsrail’e atom bombası verdi, insanlık suçundan
yargılandı mı?
Hayır.
Aynı
Fransa, de Gaulle çizgisindeyken, (o Moskova’ad nükleer füzelerin Paris’e
yönelik olduğunu görünce) NATO’nun askeri kanadından çıkabilmişti.
Oysa
Mitterand-Fransa, atom bombasını Museviler’e verince, tüm Müslümanlar’ın
Paris’i yakmasına hak verdi.
Trump-ABD,
Japonya’ya ve Fgüney Kore7ye atom bombası izni verince ne olacak?
Güney
Kore onu Kuzey Kore’ye, Japonya ise Çin’e karşı kullanacak. Zaten aynı şey,
Pakistan x Hindistan ikilisine yapılmadı mı daha önce?
Trump’un
ilkesinde bir açık var ama:
Nasıl ki
11 Eylül olmuşsa, ABD ilk kez kendi evinde vurulmuşsa ve kimin yaptığının önemi
yoksa, er veya geç bir Arap ABD’ye nükleer silah atmanın yolunu bulacak.
İşte,
değişim bu.
Ve
Trump, değişimin yanında yer alıyor. Onu yönetmek istiyor. Yönetemez ayrı konu.
Tarihin en iyi liderleri aştığı dönemler vardır çakma-başkan Trump’u haydi
haydi aşar o koşullar. 2000-220 kafaüstü çakılışı gibi.
ABD’nin
sonunun başlangıcı da, bu 2 başkan adayının ikileminde açıkça ortaya çıkıyor.
Bir de
klasik neo-liberalizm esprisi:
Değişimi
yapanlar, değişimi istemeyenlerdir. ‘Neo-con’ / liberal-muhazakar geyikleri
oradan geldi.
Not-şerh:
Tekno-liberalizm de bu nedenle olmaz.
Ya da:
Sağ-sol
ayrımında, krala karşıki tutum-davranışta, Fransa Devrimi’nde meclisler
değiştikçe, partilerin sağ ve sol olmaları, statükoları ve oturmaları da
değişti.
Ek
bilgi: Biyolojide evrim ve devrim-mutasyon birbirinin içinden geçebilir ve
etkileşmeyebilir / çatışmayabilir. Tarihte ise bu, reform-restorasyon x devrim
için geçerlidir.
Yani:
Bu Trump’sal
makro vektör, orta boy reform olmakta ama ABD’de bile devrim olabilir ama bunu
Sanders veya Clinton yapmayacak, o kesin.
Clinton
için not: Kocasını satan kişi, ülkesini haydi haydi satar.
Çıkış:
Trump,
tüm dobralığı ve kabalığıyla, durumu açık açık söyleyen ilk ABD’li oldu.
Ancak:
Trump’ta
bunun için beyin yok. NSA-CIA (devletsel) dizisindeki 20’li ve RAND-TED
(Technology, Entertainment, Design) (ar-ge
özel şirketsel) çizgisindeki 10’lu 2 ayrı mecradan herhangi birinden bir akil
kişi, ona sufle veriyor.
Dipnot:
‘Think
tank’ (düşünce deposu) yapısındaki oluşumlar, ABD çizgisinde, hem özel
şirketsel, hem de devletsel olarak gidiyor. Kissinger ve McNamara gibiler, özel
sektörden savaş bakanlığına geçebiliyor. Oysa, İngiltere’yi Hindistan bitiren
şeyin, Doğu Hindistan Kumpanyası olduğunu unutuyorlar. McNamara da, savaşı
kaybettikten 40 yıl sonra bile, Vietnam olgusunu kavrayamamıştı, bu belgeselde açıkça
görünüyordu (Savaş Sisi).
Bir de,
bunu ABD’liler icat etti diye, en iyi onlar yapacak diye bir şey yok. Biz, Tsiolkovsky çizgisini savunuyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder