Çarşamba, Nisan 13, 2016

Anekdot: Ölüme Dalanlar: Sürreel

11.04.16 tarihinde, Fındıklı’da sarhoş bir kağıt hurdacısı, hareket halindeki tramvaya daldı. Çarptı da. Onu durdurmak, kendisi yolun karşısına geçmek istiyordu. Ölümüne daldığının bilincinde değildi. Yaşlı bir erkekti.
12.04.16 tarihinde, Dolapdere’de haplamış görünen bir evsiz, caddeye çıkıp, arabaların ters yönünde yürüyüp, hızlı hareket eden arabalara doğru daldı. Taş attı, kaportayı tokatladı, vd. Araba sürücüleri, onu ezmemek ve diğerlerine çarpmamak için epeyi uğraştılar. Ölümüne daldığının bilincinde değildi. Muhtemelen hiçbirşeyin bilincinde değildi. Genç bir kızdı.
Bu peşpeşe 2 örnek, apaçık bir biçimde ölüme dalanları gösteriyor.
Bu durum aşırı sürreel. Bu sürreellik, dünkü soyut sürreel duygumun kanıtı bir somut durum sürreeli.
Not 1: Bunun bir de, 1930 Berlin’inde havagazıyla intihar ettikleri ve toplama kampından 10 yıl önce müslümanlaştıkları için, mahallelerinde havagazı kesilen Musevi öykülerine aşırı benzemesi tuhaf.
Not 2: Ancak bunun bir de, henüz 1982 gibi, Alfred var iken, onun evnie Bakırköy’e Eminönü’nden gider iken, banliyö trenindeki bir sarhoşun, ‘savaş çıksın, ölen ölsün, kalanlar doysun’ demesinden farkı yok.
Not 3: Durumlar üstüste geldi o kadar, Yoksa, ben onları çıplak derililiğimle bile abartmıyorum anlatırken. Ancak yaşam abartıyor, artık eşeğin kulağına su kaçırmacasına abartıyor.
Bir de, rüyamda Sezen Aksu’nun ‘güller açar yüzümde, güller ölür içimde’ şarkısını capacanlı söylemesi, aşırı sürreelliği var idi. Bütün gün zihnimdeydi, görüntüsü ve sesi ile...

(12 Nisan 2016)

Hiç yorum yok: