Bir
haber:
“ABD
öncülüğündeki koalisyonun IŞİD’le mücadeleye başlamasından bu yana cihatçı
örgüt Irak’ta elinde tuttuğu alanın yüzde 40’ını, Suriye’de de yüzde 10’unu
kaybetti. Yetkilileri endişelendirense, IŞİD’in yenilgisinden ders çıkarması ve
kendini geliştirmesi. Bir zamanlar kaynaklarını cömertçe harcayan ve önüne
gelen her yerde çatışmaya giren örgüt, artık cephe konusunda daha seçici
davranıyor.”
Eh,
devlet anlayışı da bu zaten:
Önce
hobarey hobarey fethedersin, sonra çekirdek bölgeleri saptar, oralarda sabit
kalırsın, diğerleri ise mehter adımı, iki ileri, bir geri gider.
Fethetmenin
ve elinde tutmanın farklı maliyetleri ve askeri stratejileri var:
Kuzey-Batı
Irak gibi seni isteyen yerde daha rahat tutunursun. Düşmanın da salaklık edip,
senin çıkmak isteyeceğin yerlere saldırırsa, Kuzey-Batı Suriye’de ABD’nin
yaptığı gibi, sen de vur kaç, vur kaç geri çekilirsin, düşmanının da pili
biter, elindeki zafercikle yetinir.
IŞİD,
Rakka ve Musul’a önem veriyormuş. Rakka’yı yitirebilir ama Musul çok zor.
Sonuç:
Irak,
3’e değil, 4’e bölünmüş olur. ABD de, istemem yan cebime koy, der. TC de, la
doğru yapmışım la, der. AB ve Rusya ise, havaya bakar anlamsız anlamsız. Çin
desen, şimdilik savaş muhabiri yalnızca.
Açımlama
vurgusu:
Taliban
37 yıldır baki. Boko Haram 14 yıldır kendi yerelliğinde egemen. IŞİD 3 yıldır yeni
kuşak terörist devlet. Bir de, en son Gana Körfezi’ne bile kayan yeni-korsanlık
var, yeni dönemde onyıllarlık geleneği olan bir akım bu.
Terörist
/ gerilla, mafya / eşkiya, hegemon.
E zaten,
tüm tarih bunların bir biçimde permütasyonu veya kombinasyonu idi hep.
Cihad-akıncı ve Haçlı Seferi bile.
Yine de
not:
IŞİD, ne
devletini tam kurabilir, ne de 50 yıl daha dayanabilir. Yerini başka bir şeyler alacak gibi.
IŞİD,
bir neo-Hasan Sabbah değil yani ve
o, muhakkak çıkacak gibi.
(18 Nisan 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder