Cumartesi, Nisan 23, 2016

Trump’ın Dış Politika Danışmanları

Liste şöyleymiş:
“Trump's team of foreign policy advisers, led by Alabama Sen. Jeff Sessions, consists of counter-terrorism expert Walid Phares, energy consultant George Papadopoulos, former Defense Department inspector general Joe Schmitz, managing partner of Global Energy Capital Carter Page and former Lt. Gen. Keith Kellogg.”
Ekip başkanı eski senatör Sessions, karşı-terörizm uzmanı Phares, enerji danışman Papadopoulos, savunma müfettişi Schmitz, enerji uzmanı Kellogg.
2 tanesi ise, daha ayrıntılı olarak, Türkçe açıklamasıyla şöyleymiş:
“Joseph Schmitz, daha önce Pentagon'da müfettişlik yapmış bir avukat. Trump'ın beş dış politika danışmanından biri olarak geçtiğimiz ay göreve atandı. Schmitz, kendi eyaleti olan Montana'daki bir barajın, yerli Kootenai ve Confederated kabilelerine verilmesine karşı dava açmış ve bu dava avukatlarından biri olmuştu. Trump'ın danışmanının, bu barajın Yerlilere transferinin Türkiye'ye nükleer materyaller transfer etmek demek olduğunu ileri sürdüğü ortaya çıktı.
...
Washington'daki Bahçeşehir Üniversitesinde (Mentora) hocalık ve yine Bahçeşehir'e bağlı Global Policy Initiative (GPI)'in ise ilk kurucu direktörü olarak karşımıza çıkmıştı. Trump'ın ekibine atanmasının ardından bu görevlerinden ayrıldığı öğrenilmişti. Phares, Müslümanların ABD'de Şeriat yaymak için bulunduğunu ileri süren komplo teorileri ile de biliniyor. Phares'in 2006 yılından beri Milli Savunma Üniversitesinde hocalık yaptığını kendisi özgeçmişinde yayınlasa da, Politico'nun bizzat üniversiteden öğrendiğne göre Phares orada sadece bir yıllık danşmanlık yapmış.”
Buradan, Fethullah’ın Trump’ı seçtiği gibi bir sonuç da çıkarsanabilir. Ya da öbür tarafa da yardım ederek, elini sağlama almaya çabaladığı da.
Danışmanların düşünceleri oldukça absürd. Ancak, Barnett dahil, Türkiye uzmanları dahil, ABD’den nedense gerçekten bilgili danışmanlar çıkmıyor.
Bir de, bir acaiplik yapıyorlar:
Doğruları görevden ayrıldıktan sonra söylüyorlar. Kissinger ve Brzesinski öyle yapmıştı. İkisi, de bakan düzeyinde, belki daha çok güçlüydü. ABD’yi batağa sürüklediler, sonra kendi yaptıklarının adını vermeden yanlış olduğunu yazdılar.
‘Veep’ dizisinin ortaya koyduğu üzere, ABD’e politika bir soytarılık. Bir tür bildiğimiz ‘reality show’. Artizlerin gerçeklikle ilintisini koparmaları gibi, iktidar sahipleri de bunu yapıyorlar.
Clinton da farksız:
Libya’yı birbirine kattı. Fatura, Obama’ya çıktı.
ABD askerlerini nedensizce ölüme yolladı ve bunun için yargılanmadı. ‘Veep’ bununla güzel alay etmişti.
Demek ki birileri ona, bunu yapınca kazanacağını söylemişti ve kendi karar mekanizması ve konu bilgisi olmadığı için, o da bunu dinlemişti.
Kılavuzu karga olanın, durumu yani...
2001’den beridir, tarihte belki ilk kez içeriden ve doğrudan gözlemle, bir süper-hegemonun kendi kendini adım adım batırmasını izliyoruz.
Tek bir alanda değil, tümünde:
Askeri iktisadi, siyasi; bilimsel, sanatsal, düşünsel...
1 no savaşta herkesi yener.
ABD kimi yendi, 1945’ten beridir?
Yalnızca, oligarklarına para sağladı. Bunu savaşsız da yapabilirdi.
Ayrıca iktisaden, dolar silahı artık tutmuyor. ABD, Dünya’nın % 25’i ve en büyük ama 2 tane daha % 25 civarında güç var: Çin ve AB.
Siyasi desen, işte bu yazdıklarımız var. Kimse işini bilmiyor. Yapılan soytarılık oluyor.
ABD özgün sanatı ve felsefesi hiç olmadı.
Bilimden de yalnız ve yalnız teknolojiyi anladı. 9 ileri teknolojik alandan yalnızca 2-3’ünde 1 no sayılabilir, o da belki. Bilgisayar ve internet ama siberuzay değil örneğin. Robot, bitki-dışı genetik, uzaycılık kesin değil artık.
NASA küçültüldü. Bu ve 2 uzay mekiği kazası, ABD’nin sonu olarak tarihe geçti. Süper-hegemon biri, en ileri alanda değil 2, 1 hata bile yapmaz, yapmaya hakkı yoktur çünkü.
Dediğimiz gibi:
Zenci, kadın ve ardından da bir sosyalistimsi: Obama, Clinton, Sanders.
Yankiler’in oynayabileceği politika ‘reality show’u bu kadar.
Gerçek kriz, 2024-Putin ertesi Rusya başkanlık ve 2028-2032 ABD başkanlığı seçimleri zamanı.
Evet:
Kendimi, Hitler’in başarısız darbesi 1922 anında, geleceği gören ve yaşlı biri olarak duyumsuyorum. 1922-1945: Çook felaket, ughh... 2022-2045: Çook felaket, ughh...
Haa, bir de hala, geleceğe 0 müdahaleci bir gelecekbilimci gibi.
Sonuç:
ABD’ni battığını ve batırıldığını gördüğüm için mutluyum, enkazın altında kalacak olsam da...

(21 Nisan 2016)

Hiç yorum yok: