Perşembe, Nisan 14, 2016

Ölüme, Felakete, Vd Dalanlar

Bir:
Tikeller:
Marazilik eğilimli çıplak derililer, sanki belayı üzerlerine çekermişçesine, ortalama bir bireyden onlarca kat oranda sorunlara yakın oluyorlar. (Sorunsuz bölgeden sorunlu bölgeye doğruki izlekleri hakkında kayıt yok, sonuçta onlar da çocuktu ve belasızdı  bir zamanlar.)
İki:
Tümeller:
2000-2200 arasındaki tarih dilimi gibi dönemlerde toplumlar ve kültürler rollerini abartıyorlar: Orta Çağ’ın absürd kitle dansları gibi.
Bu ikisini, karşılaştır-karşıtlaştır ve mümkünse ilintilendir yap.
Bir:
Kafka gibiler, toplama kampını öngörseler de, epeyi erken öngörüyorlar. Ve o nedenle değil de, başka nedenle (burara veremden) erken ölüyorlar. Kafka’nın Hitler’den kaçabilecek ailesi gibi başkaları, onun öngördüğü nedenlerle ölüyorlar. Ailesi açısından Kafka, onların başına bela çeken biri bile sayılmış olabilir.
İki:
Seldon-Asimov-psiko-tarih ve Flechtheim-gelecekbilim türü örnekler, diyelim 1940’ta reel olarak atom bombalarını ve insan türünün sonunu öngörürken, 1957-Sputnik ardılını ve hatta atom bombasının o eksodusu nedenlediğini öngöremiyorlar. Oysa Conan ne diyor?: En büyük savaş ustası, en derin karanlıkta, zihninin içinde, şafağı görebilendir.
Ara 2 yani:
Eğer tarihin sikluslarını biliyorsan (ki gelecekbilimciliğe soyunmuşsan, bilinen geçmişbilimi bilmek yetmez, bilinmeyen veya gözden kaçan geçmişbilimi de bilmen veya tasarlayabilmen / bilgileştirebilmen / ciddi-oyunlayabilmen gerekir.
Bilmiyorsan, hiç gelecekbilimcilik ve savaş ustasıcılık oynama boşuna.
Sözünü ettiklerimiz marjinaller.
(Not: Marjinaller, yanlış tanım gereği, sınırın ötesindekiler olarak tanımlı, sınırı her iki yöne de geçebilen olarak değil. Bunu yapabilenler de, tanım gereği marjinal.)
Normallere bakarsak:
İnsanların olağan felaketlerde zaten % 90’ı hiçbirşey yapamaz, apışıp kalırlar. Bunun olağandışı felaketlerde az-az veya az-çok olması önemli değil gibi görünüyor bu durumda, yani sonuç çok etkilenmez gibi. Ki zaten, % 90’ı gerekebilecek % 10’a düşürmek, felaket koşullarında değil de, felaket-öncesi ve simülasyonu koşullarda yapılabilir görünüyor.
Örneğin: PKK savaşında, önce onu yok saydılar ama sonra çok saydılar. Oysa, tam gücü neyse, onu anında simülasyonlayıp, o koşullarda talim yaptırmaları uygundu.
Not: Bildiğimiz şu anki uzman çavuşlar gibi profesyonel sayılan alaturka savaşçılar bile bu işi kıvıramadı. Çünkü savaşı gerçekten ciddi bir iş ve oyun kabul eden yok, general stratejistler dahil.
Gelelim zurnanın zırt değliğine:
Tarihin indiğini biliyoruz da, nasıl indirilmeyeceğini, indirilmesinin durdurulmasının mı, kendi oluruna bırakılmasının mı daha fizibl / optimal / makul olduğunu bilmiyoruz şimdilik. 200 yıllık bir dönem için, ilk 15 yıl yetmedi örneğin bunun için.
Örneğin:
TC’nin emperyalistleşme sürecini hesaplarken, bunun bilançosunu pek hesaplamadım gibi. Az parçalanıp yeniden birleşme, daha ucuz olabilir gibi. Tabii ki bazı kriterler açısından, hepsi açısından değil.
Dolayısıyla:
Paniklemiş ve çevreyi kırıp döken, felaket-bilmez kitle, burada pekala ceylan olarak işe yarabilir. Ki zaten kitle adı üzerinde, % 99 oranla, atom bombasını bile hasarsız atlatmıştır, bunu da atlatır nasıl olsa.
Demek ki:
Bugünlerde çokça yaşadığım ve yazdığım tarihsel-kitlesel abuksama / saçmalama ve yangına benzin dökme, o denli hasar verici olmayabilir. Görüntü berbat, ayrı konu.
Nokta. Es.
Bir epsilon-manivela-düşünce yakaladım gibi.

(12 Nisan 2016)

Hiç yorum yok: