Salı, Ekim 17, 2017

Aydın Selcen Kürt Konusunda İntikalde mi?

Selcen, Taştekin’den daha çok alanda yer almış.
Hezimetle ilgili şöyle bir çıkarsama yapmış:
“Anlaşıldığı kadarıyla, Mam Celal’in cenazesinde büyük oğlu Bafil (ve ona bağlı KYB kontrterör biriminin başı yeğeni Lahur) Haşd-ı Şabi milisi komutanı Ebu Mehdi el Mühendis ile bir anlaşmaya varmış. Anlaşmaya Bedir Tugayı komutanı Hadi el Amiri de dahil olmuş. Herhalde, Kerkük petrolünden pay karşılığı yapılan pazarlığın ardında, İran DMO Kudüs Tugayı komutanı Kasım Süleymani’nin eli olduğunu tahmin etmek de güç değil.”
Da, bunu neden şimdi yapmış da, yıldırım harekatı öncesinde bunu öngörememiş?
Talabaniler, tabii ki petrolden daha çok pay isterler. Barzaniler’in Türkiye’deki 75 milyar dolarından söz ediliyor.
Ancak, Selcen’in hala ayamadığı bilgi-durum şu:
Kürtler en az 10’a bölündü.
Haşdi Şabi (bir milis gücü), Irak’tan (bir ordudan) daha güçlü:
Topal Osman, Çerkez Ethem falan aklına gelmiyor mu Selcen’in? O süreçteki 21 halk isyanı falan?
Türkiye, her ülkeyle, her milisle, hatta gayrıfedere mahalle takımıyla 1 trilyon dolarlık petrol için pazarlık yapar tabii ki. ABD de yapar, yaptı da, yapıyor da.
Selcen de, oradan nemalanıyordu, kendisi de petrol şirketi yönetim kurulu üyesi veya danışmanı idi. Onun da pasta kapısı kurudu.
Sonuçta Selcen, intikal falan edememiş. Başkalarını da kendi gibi sanmakta.
ABD’nin durumunu kendi özetliyor:
“ABD, Abadi’nin seçimi kazanmasının yolunu açmaktan memnun olabilir ama öyle yaptığını sanırken, Abadi’yi İran’a teslim etmiş de olabilir. Yahut Abadi, Esat’ın İran etkisini Rusya’yla dengelemesi gibi, ABD’nin desteğini kendi çıkarına değerlendirebilir. Obama döneminde, yeri geldiğinde Başkan Yardımcısı Biden’in kriz çözmede kişisel müdahaleleri olabiliyordu. Şimdi Irak dosyasına ilgi, Özel Temsilci McGurk düzeyinde. Dolayısıyla ABD-Abadi ilişkisinin nasıl ilerleyeceği de ayrı bir soru.”
Ama ABD’nin işin içinde olmadığı, olamadığı bir gelecek tasarlayamıyor hala. Kaos yani.
ABD’nin ilk sırasında Kuzey Kore var, ikinci sırasında İran. Suriye’yi ve Irak’ı alt sıralara iteledi ve aciliyet durumunda hemen karar e devinim eyleyemez artık: Çünkü durum, değil gün gün, saat saat değişir oldu artık.
“Ankara’nın Kerkük sonrasında, hem Irak’ın, hem kendi Kürtlerine söyleyecek tutarlı, esin kaynağı bir sözü olabilecek mi? Bu soru soruluyor mu?”
Bu soru gerekli mi?
Birakuji varken, tehcir ve mübadele ardılı üçüncü sözcüğe gerek kalmadı gibi: Kürtler kendi işlerini kendileri hallettiler.
Bana faşist mi dediniz?
Ben sizin gibilere, eksi bilgili ve eksi zekalı, diyorum oysa.

(18 Ekim 2017)

Hiç yorum yok: