Selcen,
Taştekin’den daha çok alanda yer almış.
Hezimetle
ilgili şöyle bir çıkarsama yapmış:
“Anlaşıldığı
kadarıyla, Mam Celal’in cenazesinde büyük oğlu Bafil (ve ona bağlı KYB
kontrterör biriminin başı yeğeni Lahur) Haşd-ı Şabi milisi komutanı Ebu Mehdi
el Mühendis ile bir anlaşmaya varmış. Anlaşmaya Bedir Tugayı komutanı Hadi el
Amiri de dahil olmuş. Herhalde, Kerkük petrolünden pay karşılığı yapılan
pazarlığın ardında, İran DMO Kudüs Tugayı komutanı Kasım Süleymani’nin eli
olduğunu tahmin etmek de güç değil.”
Da, bunu
neden şimdi yapmış da, yıldırım harekatı öncesinde bunu öngörememiş?
Talabaniler,
tabii ki petrolden daha çok pay isterler. Barzaniler’in Türkiye’deki 75 milyar
dolarından söz ediliyor.
Ancak,
Selcen’in hala ayamadığı bilgi-durum şu:
Kürtler
en az 10’a bölündü.
Haşdi
Şabi (bir milis gücü), Irak’tan (bir ordudan) daha güçlü:
Topal
Osman, Çerkez Ethem falan aklına gelmiyor mu Selcen’in? O süreçteki 21 halk
isyanı falan?
Türkiye,
her ülkeyle, her milisle, hatta gayrıfedere mahalle takımıyla 1 trilyon
dolarlık petrol için pazarlık yapar tabii ki. ABD de yapar, yaptı da, yapıyor
da.
Selcen
de, oradan nemalanıyordu, kendisi de petrol şirketi yönetim kurulu üyesi veya
danışmanı idi. Onun da pasta kapısı kurudu.
Sonuçta
Selcen, intikal falan edememiş. Başkalarını da kendi gibi sanmakta.
ABD’nin
durumunu kendi özetliyor:
“ABD, Abadi’nin
seçimi kazanmasının yolunu açmaktan memnun olabilir ama öyle yaptığını sanırken,
Abadi’yi İran’a teslim etmiş de olabilir. Yahut Abadi, Esat’ın İran etkisini
Rusya’yla dengelemesi gibi, ABD’nin desteğini kendi çıkarına değerlendirebilir.
Obama döneminde, yeri geldiğinde Başkan Yardımcısı Biden’in kriz çözmede
kişisel müdahaleleri olabiliyordu. Şimdi Irak dosyasına ilgi, Özel Temsilci
McGurk düzeyinde. Dolayısıyla ABD-Abadi ilişkisinin nasıl ilerleyeceği de ayrı
bir soru.”
Ama ABD’nin
işin içinde olmadığı, olamadığı bir gelecek tasarlayamıyor hala. Kaos yani.
ABD’nin
ilk sırasında Kuzey Kore var, ikinci sırasında İran. Suriye’yi ve Irak’ı alt
sıralara iteledi ve aciliyet durumunda hemen karar e devinim eyleyemez artık:
Çünkü durum, değil gün gün, saat saat değişir oldu artık.
“Ankara’nın
Kerkük sonrasında, hem Irak’ın, hem kendi Kürtlerine söyleyecek tutarlı, esin
kaynağı bir sözü olabilecek mi? Bu soru soruluyor mu?”
Bu soru
gerekli mi?
Birakuji
varken, tehcir ve mübadele ardılı üçüncü sözcüğe gerek kalmadı gibi: Kürtler
kendi işlerini kendileri hallettiler.
Bana
faşist mi dediniz?
Ben sizin
gibilere, eksi bilgili ve eksi zekalı, diyorum oysa.
(18 Ekim 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder