Perşembe, Ekim 19, 2017

Umur Hozatlı ve Vecdi Erbay Negasyonu: Kürtler Kaçmadı, Teslim Oldu

Beklemedikleri bir durum ortaya çıktı, hepsi abuksamaya başladı.
Teslim olma, direnmeme kararı çoktan alınmışmış, tufaya gelmiş oldular:
“Independent'ın iddiasına göre karar, Barzani'nin partisi KDP ile Kürdistan Yurtseverler Birliği arasında pazar günü yapılan toplantıda, Irak ordusunun saldırısından önce alındı.”
Haber, aşağıdakilerle aynı gazetede.
Hoztalı Erbay’a şöyle demiş:
Umur Hozatlı: DAİŞ sürecinde halk ölmemek için kaçıyordu. Ancak bu kez farklıydı, Kerkük ve bağlı yerleşimlerden ayrılan halkın tam olarak ölümden kaçtığını söyleyemem, utançtan kaçıyorlardı, tarihi bir ihanetten kaçıyorlardı ve sığınacakları bir yer yoktu.
Ne ilgisi var?
Kaçmak şudur:
Savaşırsın, sıkışırsın, ricat edersin.
Yalnızca şefler, kitleye durumu açıklamamış, o kadar.
“Kürdistan Bölgesi’ndeki yabancı yatırımcılar ve şirketler de bu öngörüye sahipti, referandum sürecinde bazı geri çekilmeler, yatırımları askıya almalar oldu ancak etki gücü yüksek çekilmeler değildi.”
Bunu diyen eski gazeteleri bir daha okusun. Bir şeyler olacağını, biz o çekilmelerden anladık. Adamlar, referandum kararı alınmadan sahadan çıktılar üstelik. Öngörü yüksekmiş yani onlarda. Selcen gibilerin ipiyle kuyuyla inenler, tama şapa oturdu şimdi. Kılavuzu karga olanın… , durumu…
“… uzun zamandır halkın genel olarak oy verdiği partiler dahil, siyaset ve yönetim kurumuna karşı sert eleştirileri var. Ilımlı ve uzlaşmacı siyaset yapılmamasından, petrol zengini bir ülke olmasına rağmen, orta düzey bir hizmet dahi yapılmadığı gerçeğine kadar, neredeyse yaşamın her alanı için halkın eleştirileri var.”
Peki, bu 2 cavcav abim, neden Barzani ailesinin Türkiye’deki 75 milyar dolarından söz etmemişler şimdiye dek hiç? Bu arada, ABD dava açmaz ama bu da uluslararası finans suçu olmakta: O para, Irak hükümetinden ve halkından kaçırılmış oluyor.
Halkın eleştirileri var da, ne oldu sonuçta? Neden referandumda evet dediler, halkın sonuçta hiç mi sorumluluğu yok bu son durumda?
“Erbil’de yaşıyorum ama tüm Kürdistan Bölgesi’nde tanıdıklarım, dostlarım var, onlarla konuşuyorum iki gündür ve Erbil sokaklarına bakıyorum; ne yazık ki muazzam bir hayal kırıklığı ve derin bir travma yaşıyor halk.”
Meali. Rektumumuza kaçtı. Biz de, 60 yılda kimbilir kaç kez yaşadık o travmaları…
“Burada Amerika’nın hem bağımsızlık referandumuna ilişkin tavrını hem de Kerkük meselesine ilişkin tavrını doğru okumak, iyi incelemek gerekir. ABD, Güney Kürtlerini ve Barzani’yi öteden beri müttefik olarak görür ve sürekli yanında olmuştur.”
Pu ha haa… Embesilce bile diyemiyorum artık.
İhanete uğrayacağınızı size söylediler, söyledik. Dinlemediniz. Bilmem kaçıncı kez, rektumunuza kaçtı işte.
“Erbil’den Kerkük’e doğru gittiğimde Kerkük artık Bağdat’a teslim edilmişti ve şehir merkezinde Haşdi Şabi ile YNK asayişi vardı. Bir utanç vesikasıydı, Kerkük’te yaşayan Kürtlerin tamamına yakını ile bir kısım Sünni Arap kenti terk ediyordu.”
Sonuç:
Kerkük, artık bir Şii Arap kenti.
Elinize sağlık.
Kendiniz ettiniz, kendiniz buldunuz. Hiç ağlak yapmayın. Kan, ter ve gözyaşı ile ödeyin. Ha, bir de giden 1 trilyon dolar ile…

(18 Ekim 2017)

Hiç yorum yok: